Gözlerin bir orman
içinde yitirdim yüreğimi
yaban düşünceler sardı bedenimi
yalnızım korkuyorum
koru beni
Dayanak oldu yüreğimde
seninle yaşanan günlerim
tükendi sessizliklerim
çarptığın her kapının sesinde
kırıldı kristalden düşlerim
kör uykularda kaldım
Sabaha karşı küçük mutluluklar taşıyan
bir yağmur yağıyordu
aklı inkâr eden kör bir uyanışla arıyordum
onu içi boş düşlerde
oysa bir intihar gibi kendi kendine boğuluyordu hayatın anlamı
toprağa karışan yağmurun unuttuğu
Sevgi yoksunu bir kuş uçar
dar gelir gökyüzü sığamaz
kaçamaz tutsak olur bulutlara
kanatlarında kanlı güller açar
bir rüzgâr eser savrulur yapraklar
akşam güneşi sessizce kıpırdar
Daha yapacağım ne kadar çok şey var bu dünyada
yaşadığımdan da fazla yazsam sığmaz sayfalara
unuttuğum hazların tatmadığım tatların ardındayım
öğrendiğim çok şeyi suretlerin sıfatlarından taşıdım
ömrüme
umudun arkasından koşmayı her gün biraz daha
Bir kuyu değil yüreğim
ne inilemeyen çıkılamayan ne de
sesler nerede öyleyse
ışıklar nerede
nerede sevdalar
hep beklerim çok kar yağsın
silme buz saçaklar yerlere kadar
ortalığı keskin bir kömür kokusu sarsın
alabildiğine baştan çıkarıcı
alabildiğine kışkırtıcı
penceremden odama dolsun
İçimde gittikçe büyüyen bir derin deniz
kıyılarında bilinmedik met cezirler
beklenmedik fırtınalar hüküm sürer
gözler tuzak olur dostlar acı söyler
Açılmayan eski mektuplar gibi yüreğim
üstünde umarsızca solmuş bir pul
ve silinmeye yüz tutmuş sessiz bir mühür
içinde kaybedilmiş umutlar
Sonsuz bir döngü bu yaşanan
doğa diyalektik bir değişim içinde
an be an kendini tamamlayan
nasıl yenileniyorsa her şey
güneş her sabah başka doğar biliyorum
gerçekleri inkâr edercesine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!