Ne desem ne yapsam
görmüyorsun beni
ah! o gözlerin
kin ve nefretin çocuğu
öfke ve ateşin yoğurduğu
ayrılık ve ölümün soluduğu
Kara bir kırbaç gibi indi gecenin içine sıkı yönetim
sokaklara korkular düştü yüreğimize acı
her köşe başı bilinmeyen bir gölge
gecenin karanlığı sessizce içine kapandı
güneş sessizce terk etti bir eylül sabahını
tanyerinde çatılmış silahlar
Sessiz rüzgâr gül kokuyor
yüreğimden çalıp götürdüğü
yeşeren bir tomurcuğun
içinde derin bir nefes
başın gökyüzü olsun
sana varışıdır umudumun
Gün gelir içi geçmiş yasak bir meyvenin
zehirli tadından alamazsın kendini
gün gelir yüreğini taşıyamazsın da
kayıplarda sanırsın kendini
kimsenin görmediği fark etmediği
ne hisseden vardır ne de hissettiren
Sabırsız beklemeler artık acı bir gurbet
yıllar üst üste birikir bende hep hasret
bitmeyen alevlerim sarar ıssız karanlığı
bedenim sönmüş bir yangın artığı olur
kül gibi tarumar kül gibi hükümsüz
kırgın aynalardan fırlamış kaçak bir hayat bu
Bedeninin kuytusu
bir güvercin yuvası
sıcak ve ıslak
her nefesimde
yüreğimin her atışında
her dokunuşumda
Fesleğenim çiçek döküyor
yüreğim usul usul soğuyor
zaman geçiyor dönüş yok
mevsimlerin ötesindeyim
hasret kokuyor ellerim
artık gelsen diyor yüreğim
Ne çok zaman oldu terk edeli o sonsuz hayaller ülkesini
arayıp bulmak gerekti hayatın renklerini bize vaat
ettiklerini
yetmedi çabalarımız bitmedi savaşımız sürüp giden
anlayamadık yaşam hiç bir zaman bizden yana olmadı
her zaman zordu gerçekler kara taşlar kadar yamandı
Hayat benden kaçarsa
korkan bakışlarında
kimler ölüme yazılır
kaç can yaşamaya
kim düşer bir sevdaya
Sessiz sedasız ağlıyordu Truva gemisi
Ege’nin soğuk hırçın sularında
çok yakında bekliyordu o müthiş fırtına
dalga dalga yükseliyordu deniz
can alıcılar yoktu umutlar yol alıyordu
bilinmeyen gizemli bir hayatın içine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!