soğuk kış akşamlarında
beyaz karlar altında
kanlı can pazarında
biz kaybettik
özgür ülkenin tutsakları
ve biz, çöldeki kum taneleri
bu sabah anılar düşmüş peşime
hangi yaşanmışlığa baksam benim, diyemiyorum
mutlulukların özlemi, gözyaşının acısı
hangisini tatsam nefes alamıyorum
kaybedeceğini bildiği halde
tutkularına oynamış kumarbaz gibiyim
kaybetmekten korktuğu her şeyi
acımasızca kaybeden biri
artık neyi kaybetmekten korkar ki
hadi söyleyin gün battıkça uzayan gölgeler aşkına
güneşten nefret eden biri
onu kaybettim
hem de kalbimde
akdeniz kadar yüreğim var
dalsam da çıkaramam artık
öylesine derinlerde
yoklukla varlığın karıştığı yerde
fotoğraflarla konuşurmuş insan
bir sır gibi saklanan her şeyi
o donuk bakışlara ve o sahte yüzlere anlatırmış
cevapsız kalacakmış sorular
fotoğraflar hiç konuşmayacaklarmış
kimin umurunda eller bomboş
basamaklar
basamaklar
basamaklar
yorgun, ihtiyar merdivenin
basamakları
gıcırdayan, çatırdayan
sen benim doğum günümsün
ilk kalp atışlarım, nefes alışlarım
sen benim ilk bakışlarımsın
sen benim doğum günümsün
gözlerimden dökülen ilk yaşlarım
bir veda sahnesinde kırılıverdi düşlerim
paramparça oldu gülücüklerim
kan kırmızı kanarken ellerim
damla damla ıslanıverdi gözlerim
bir veda sahnesinde yıkılıverdi düşlerim
bir hayvan tanıdım
sevdiği herkese veda etmişti
kelimeler denizinden o sadece bir damlayı
o sadece “el-veda”yı seçmişti
bir insan tanıdım
nefret ettiği herkese hoşça kal, demişti
bulutlar semadan
kalbine inmişti
gözleri yaşlıydı
yüreği yangın yeri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!