su rengini arıyordu,
dökmüştü yeşile,dağlara güneş salmıştı gökkuşağını,
gökkuşağında yedi renk,
öyle sevdalıydılarki,
Tamamlayacaktım,
Tamamlayabilirdim,
Bilmiyorum,
Öyle düşünüyordum,
Anlamadan geçmemeli yaşam,
Tanımadan,
anlatamıyorum,
doktor,
yiyemiyorum,içemiyorum,yutamıyorum,
evde var bir karı,dört çocuk,
iş yok,aş yok,
bir deri bir kemik kaldım,
Taş çiçeği.
Ateş, taşa, eritemediğim varlıksın diyordu.
Ateş taşı parçalayamıyordu.
Ama ateşin zerrelerine ayıramadığı taşı delerek, kendine yol bularak bir çiçek aydınlığa çıkmak istiyordu.
Taşın ortasında bazen bir ılıklık, bazen soğukluk hissediyordu.
Merak ediyordu, taşın dışını.
anam,
bunaldım,
kaçıyorum,
sen dağın bir ucunda,
babam öte,
ne cambazlıklar yaptım,
Doktor, ben katı bir adamım.
Katı yaşam, taşlaştırdı, beni.
Diyordu yaşlı, iri yarı, ak saçlı, kalın gözlüklü adam.
Herkes benden çekinir.
Ben, gülmem.
Gülmek yumuşaklıktır, ekliyordu.
Taş neden binlerce parçaya bölünür.
Bilir misin anneciğim.
Çakıl olmak ister.
Sonra kum.
Sonra toprak.
Sonra yaşam.
Dokunma ulan,
Dokunma,
Aldım ulan, zıkkımlandım,
Demediğimi de komadım,
Ayıkken gözüne bakamazdım,
Boşalttım,
Ekonomik krizler bitmez tükenmez dost.
Evrende yoktan var olmaz, vardan yok olmaz.
Yoktan var etmek sadece yaratana mahsustur.
Evrenin küçücük bir ölçeği olan dünyada da bu kural geçerlidir.
Üretilen bütün metaların değişim dönüşümü para diye adlandırılan kâğıt ile gerçekleştirilmektedir.
Meta aynı kaldığı halde, arz talep dengesi kurulduğuna göre, neden para yanmaktadır.
Eksik bir şeyler var,
Ensemde esinti,
Dalda kumru,
Balkonda çırpılan halı,
Yolların tozu, çamuru,
İçimde ağır, ağlamaklı, aksak



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!