Hayatın yükü omuzlarındayken,
Umut ekebiliyorsa gönüllere,
Nice dertleri taşıyabiliyorsa,
Bir kadının eli,
Sırf bu yüzden öpülmez mi?
Bir ses beni çağırır,
Kulaklarımı çınlatır.
Bırakıp da gel der,
O sese, gidemem.
Kulaklarımı kapatır,
Kır çiçeğim, nazlı, beyaz papatyam,
Sen unutsan da seni unutmayacağım,
Tutamadığım, dokunamadığım ellerini.
İçime çektiğim hava, bana hayattın,
İçmeye doyamadığım suyumdun.
Yedi renk ebem kuşağının,
Altından benimle geçsen de,
Bendeki sırlara eremezsin.
Aklına gelse de gözlerim,
Yazılan yazgımı göremez,
Sırtımı yaslandığım,
Arkasını bilmediğim
Bir duvardayım.
Gerisinde muamma,
Kuytusunda ölüm,
Aradığın mutluluğa koş,
Dünlerini geride bırakıp,
Beklenen yarınlarana,
Sen bu günden koş.
Bitmesin içindeki umut,
Bir kaç kuruşu,
Bir şişe gazozu,
Oldu mu mutludur.
Kırmızı elma şekeri,
Yuvarlak kağıttan helvası,
Doydu mu mutludur çoçuk.
Nar çiçeğim
Sen açarsan
Ağlamayacağım
Söz güleceğim
Nar çiçeğim
Güneş değmiş bir cesette sen hafif bir gölgesin.
Sana yer göstersek sen onu da beğenmezsin.
Pahada ağır siklette hafiften de çok hafifsin.
Günahsız geldiğin o yere, sen nasıl döneceksin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!