Özlediğimden döktüm içimi
Beklediğimden
Gelmeyeceğini bildiğimden
Öylesine döktüm içimi
Ne cam kaldı
Ne pencere
Uzaktan yarım yamalak görünür
Zannedersin,
Sessiz geçer gemi
Kıyıya düşmeye görsün gölgesi
Dümeni kırmaya görsün yüreğine
Uzaktan yarım yamalak görünür
SIR
Yukarıda ne olduğunu bir anlayabilsek sevgili günlüğüm✍🏻
Tahmin ediyor astrologlar; inanır mısın yapmadığını bırakmadı Merkür; burcuma mı girmiş; yoksa hangisi hangisine girmişti? Karı kocala gibiler dünya kurulalı beri; tıngırtısız olur mu hiç?
Bizim yeryüzüne sığamadığımız gibi gezegenler de gökyüzüne sığamıyor zaar…
Elli’li yaşlarda bir garip mi oluyor insan, yoksa ben mi garip oldum sevgili günlüğüm✍🏻
Yok yok telaş etme çok önemli değildir halim sanırım.
Şu gözlüğüm varya; şu yakın gözlüğüm afedersin sinir oluyorum ona. Nereye bıraktığımı zaman zaman bilemiyor arıyorum. Nereden çıkageldi ki sanki, yaş kemale mi erdi yoksa ruhumla çekişmeli. Ruhum diretiyor onyedisin diyor; ayak vuruyor, yakını görmek için gözlük lazım olunca, zaman diş biliyor ruhuma, gör beni başucundayım unutma diye ekliyor…
Arada kalıyorum sevgili günlüğüm, arada, hep arada kalıyorum yazık değil mi bana?
Gök gürledi İstanbul’da bu güzel pazar sabahında sevgili günlüğüm✍🏻
Önceden de gök gürlüyordu, ürkmediğimi sanırdım, korkmadığımı, tedirgin olmadığımı sanırdım bu sanrımda yanıldığımı yeni anladım.
Evlenmeden önce yanımdayken küçük kızım,
korktuğunu belli ederdi gök gürleyince. İçine küçülür gibi yapardı omuzlarını içeri çekerek, koşarak ona sarılırdım ve kızım evlendikten sonra gök gürleyince, başımı öne alıp omuzlarımı öne çekince anladım ki meğer bende korkuyor muşum gök gürültüsünden. Koşup sarılacak kızımı çok kez aradım evde ama artık kendi yuvasında.
Aramızda kalsın sevgili günlüğüm ✍🏻
Yüzücüyüm, hatta yarışçıyım, hatta hatta kürsüler görmüş insanım; bak ne güzel itirafım geliyor ama; önce bi kendi emeğimizi, çabamızı, gayretimizi serelim gözler önüne değil mi edebiyat, kalem bunu gerektirir… Salyangoz ne çiziyordu yörüngesinde? Bir önce ki yazıda bahsettik ciciş 🐌dan
Ne görüyordu da “S” çiziyordu… Peki ben nasıl “S” leri çiziyorum denizde?
Ayağı toprağa basan insanlarız biz, e tabii en önemlisi topraktan yaratıldık, sonunda finiş yine toprak… Dokuz ay on gün suda başlasa da yaşamımız; sonuçta “Balık” değiliz.
Bir günümüzü anılar ve an ile harmanlayınca bile, yaza yaza bitemiyoruz gördün ve anladın mı şimdi hayatımızın bereketini… Aslında ömrümüz çok uzun bizim, sayılara bakma sen. Hele elli’ye geldi mi yaş; durdur saati; amaaa ne sanki yarım asır geçirmişsek dünyada çok mu yaşamış hatta yaşlanmış olduk? Hayır ve non ve de no! Yaz işte, yazalım bizimde elimizden gelen bu, bunu bırakalım dünyada olmaz mı?
Neyi bulalım ki; tekerleği bulmuşlar sevgili günlüğüm✍🏻
Ardından elektriği de!
YOL GEÇEN HANI
Sevgili günlüğüm merhaba ✨
Merhaba biriciğim, merhaba kadim dostum, merhaba✍🏻
Sen günlükten öte bir yerlerdesin benim gözümde ve gönlümde… Her solukta sana özlem duyuyorum bil istiyorum. Acaba sana aşık mıyım neyim?
Ah canım Sevgili Günlüğüm ✍🏻 nasılda yetişemiyorsun yazılarımı okumaya… Gördün mü; gündüz ne dedim sen küsmeye meyl ederken? Tamam, söz zaman bulup yazacağım dedim mi, demedim mi?
Bak tutuyorum işte sözümü… Uykumu feda ediyorum sözümü tutma pahasına…
Tabii Çanakkale Boğazı yarışından bir hafta öncede İstanbul Boğazı Yarışında yüzdüm. Sondan başladım yazmaya, sanırım az önce alnımdan bir damlacık kanımın tadına bakan sivrisinek sondan başlattı beni…
Ne yapsın sivri inek, yani sineğe kızmak haddim mi?
Sinek olarak yaratılmak onun dileği miydi?
Yol belli…
Kum saati çevrili, laf, söz dinlemiyor,
Saniye saniye düşüyor ömür taneleri
Aklar sırasıyla saçlara, kaşlara düşüyor
Kaç kum tanesi ayak diretiyor, diş biliyor geceye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!