Bir at gördüm,
Kalbim parçalandı.
Bir kedi gördüm,
İçim ağladı.
Hepsinin gözlerinden merhamet vardı,
İnsan deme bana,
Bir yalnızlığım var benim,
Bir de kimsesizliğim,
Belki ondandır bu sessizliğim.
Lakin sanma bu durum çaresizliğim.
Görülmemiştir yolumdan döndüğüm,
Bir yer olmalı, mutlaka bir yer olmalı,
Sığınak gibi liman gibi.
Ya gitmeli bu diyardan,
Ya ömrünce saklanmalı.
Bir yer olmalı, mutlaka bir yer olmalı,
Ağlamak gibi savaşmak gibi.
Ey İstanbul, senin olmaya geldim,
Ey İstanbul, seninle olmaya geldim.
Ey İstanbul, hamdım olmaya geldim,
Sen üzülme, olmayan yansın olamayan utansın.
Mahzûn olma derya deniz,
Bir gün ölebilir insan,
Olabilir ki belki bugün.
Ansızın gidebilir insan,
Ne fayda Allah demezse kalp lisan.
Ölmeden her gün,
Mezara girebilir insan.
Hayal zamana yayılır,
Fakat ölüm ansızın gelir.
Sevda hasrete katılır,
Fakat ölüm ansızın gelir.
Aslında beklenen midir?
Ölüm insanı çağırır mı?
Çağırır .
Mezarlıktan çıkamaz olursun.
Ölüm insanı çağırır mı?
Çağırır.
Hiçbir kabri görmezden gelemez olursun.
İlmek boynumuzda yılan koynumuzda,
Öyle ki cesur bir gidiş sonumuzda.
Artık alıyorum ihanetin kokusunu,
Ne bastırır ki ödleğin korkusunu?
Doğan güneş ve batan umutlar,
Önümde deniz,
Sırtımda kahrım.
Bir tasa bin kahır,
Ummanda boğulurcasına,
Ufukta yok olurcasına,
Ya sabır ya sabır.
Hayal dokudum ilmek ilmek,
Umut ektim toprağa.
İlim dediğin haddin bilmek,
Bakma içimdeki deli bozuğa.
Rüyalar aleminde uçmayan ne bilsin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!