Tanzimat Edebiyatında Şiir
Türk şiiri, günümüze gelinceye kadar çeşitli aşamalardan geçer. Bahsetmeye çalışacağımız bu iniş ve çıkışlarda toplumun içinde bulunduğu siyasî ve sosyal durumun etkisi büyüktür.Bunun yanı sıra alınan terbiye,bireysel duygu ve düşünce farklılıkları,farklı anlayışları ortaya çıkarmıştır.Toplumlararası kültür alışverişi,kendini en çok sanat ve edebiyatta gösterir.Nasıl Divan Şiiri’miz,Arap ve Fars Edebiyatı’nın etkisinde gelişmişse,Tanzimat’la birlikte batıya açılma çabalarımız da Tanzimat Şiiri’mizin batı etkisinde gelişmesine neden olur.
Mehmet Kaplan:’Tanzimat Edebiyatı,Divan Edebiyatı’na karşı bir reaksiyon olarak doğmuştur.’der.Divan Şiiri’nin saray ve çevresine hitap etmesi,bu arada Halk Şiiri’nin de varlığını kendi içinde sürdürmesi,aydın ve halk arasında kopukluklara neden olur.Tanzimat Şiiri ise bu kopukluğu kapatma çabasındadır.Tanzimat Şiiri’nde gördüğümüz biçimden çok içeriğe verilen önem,sanatın toplumun bilinçlendirilmesinde araç olarak görülmesi meylinden kaynaklanır.
Şinasi-Ziya Paşa-Namık Kemal,Tanzimat Dönemi’nin birinci dönem şairleri olarak ele alınır.Biz bu dönem için Namık Kemal’i anahtar şahsiyet olarak görerek,bu dönem şairlerinin vatan,hürriyet,toplumun derdini kendi derdinden üstün görme,halkçılık gibi fikirlerini Avrupa’da edindikleri terbiye’nin etkisiyle verdiklerini söyleyebiliriz.
Düşümde göklerden bir müjdeydin sen
O anı değişmem dünyalar versen
Leylî bir aydınlık bağrıma düşen
Ulvî bir hikmetin emanetiydin
Nazlı bir çiçeksin gönlümde açan
kara yağız delikanlımın süngüsünün ucunda
özgürlük fidanları diktim şanlı bir ulusun toprağına
tertemiz kanla sulanmış fidanlar boy verdi sere serpe
mis kokulu bir zafer desteledim avuçlarımda
Gelibolu şandı/ şerefti/İlahî bir adaletti
Sen olmasan ben olmazdım/ sevgi şefkat bazen sebat
Geçti yıllar anlamadım/ bir gün gibi geldi hayat
Sana açtım kollarımı/ büyümedim kaldım çocuk
Hep nazımda niyazımda /verdin bana mavi boncuk
birden kırılır dalım/bükülür belim
sararır kucağımda yeşeren yapraklar
- tam da çiçek açmaya hazırlanırken –
anne yanım sızlar...
henüz filizlenmeden erkeğe duran
derin bir sükût yansıması pervazlarında gezinir
vehme kapalı
görünen o ki her biri ne sırlar saklar
belli ki hepsi ahde vefalı
sakin /sıradan zorunlu bir yürüyüş sonrasında
Bir şiir arefesinde doğumsal sancılarım
Bireyseli öteler toplumsal kaygılarım
Özne benim /nesne şiir
Yüklemde var bir sorun
Ben şiirler karalarken
Tanzimat Edebiyatı’nın önemli isimlerinden olan Ziya Paşa 1825’te İstanbul’da doğmuştur.Divan ve Halk Şiiri’ni yakından tanımış, Büyük Reşit Paşa tarafından saraya alınmış,burada Fransızca öğrenmiş ve kendisini geliştirmiştir.
Âli Paşa’nın sadrazamlığı Şinasi gibi Ziya Paşa’nın da saraydan uzaklaştırılmasına neden olmuştur.Bu olay Ziya Paşa’nın edebî gelişimi açısından bir dönüm noktasıdır.Çünkü bu dönemden sonra Âli Paşa’yı hedef alan eserleriyle edebiyat camiasında önemli bir isim olmuştur.
Çeşitli görevlerde çalıştıktan sonra Paris’e gitmiş,Londra’da Hürriyet Gazetesi’ni çıkarmıştır.Pek çok eserini İsviçre’de yazan Ziya Paşa 1871’de Âli Paşa’nın ölümü üzerine yurda dönmüştür.Yurda döndükten sonra Saray’da önemli görevlerde bulunmuş,II Abdülhamit döneminde İstanbul’dan uzaklaştırılmıştır.Vali olarak görev yaptığı Adana ‘da 1880 yılında ölmüştür.
Ziya Paşa diğer Tanzimat şairleri içinde Batılılaşma konusunda en çok tereddütte olan şairdir.Hedefi Doğu ve Batı’yı bir noktada buluşturmak olmuş,Eserlerine de bu hedefini taşımıştır.O, mevki ve unvan adamıdır.Namık Kemal gibi dava adamı olamamıştır.
‘Şiir ve İnşa’ adlı makalesinde yeni edebiyatı savunmuş. Sadelik ve bizim olanı kullanmaktan yana olmuştur.
Harâbât (Güldeste) edebiyatımızın ilk antolojisi olarak kabul edilir.Bu antolojide ise Şiir ve İnşa’da savunduğu fikirlerin tam tersini yani klasik edebiyatımızı savunacaktır.Namık Kemal Ziya Paşa’nın Bu eserinden sonra ‘Tahrîb-i Hârâbât ve Takip’ adlı eleştirilerini yazacaktır.
bir atalet içinde/ boğazımızda kement / bileğimiz kelepçe
nasıl merak etmeyiz usun buyurduğu ne
hangi gizemli şifre?
bir tutkudur yaşam /kanayan ellerimizde
sımsıkı tuttuğumuz /afacan bir küheylan
dağları yıksa da ’of! ’larımız
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!