dalını darıltmışsın
kabuğun kabarmış
gürleyişin hırıltı
hırıltıyı pırıldat ki
pır pır etsin kuşun
kuşun konmadığı
Ben ılgıt ılgıt esen yellerce
Savrulup saçılan çiçek tohumuydum.
Bahçe bahçe dolaştım yıllarca.
Kelebek kanadında uyudum,
Arı iğnesinde açtım gözümü.
Güle,menekşeye,sümbüle
Kara koçlar tokuşuyor yokuşta.
Kurtlar uluyor baharlarda, kışta.
Vadilerde çamların uğultusu…
Ormanın içinde kurulmuş pusu.
Yürüyorsun karları yara yara,
ne çok sevenim var, biliyorum
biliyorum benim için göz kırpmadan ölündüğünü
nikâh masasından kalkıp bana gelindiğini
şehitlerin uzun yolculuğunda el üstünde taşındığımı
iplerde, gönderde, balkonlarda kasım kasım kasılırım
ben Türkiye’yim, ben simgesiyim
Öfke doğurur öfkeyi Özgecan.
Zalimi keser mi sevgi Özgecan?
Getirdin özgürlüğü kor acınla.
Evet, sen ölürken doğdun Özgecan.
Cani üretmesin bu yunus toprak.
Atalım bağnazlığı içimizden.
O kadar yakınız ki
Aramızda çağlar var.
Sen,dünyaya açılıyorsun,
Açılırken kapanıyorsun.
Ben,kapanıyorum kendime,
evimiz kuş yuvası olsa
kuşlar uçuşsa çevremizde
kanat sesiyle uyansak sabahları
okyanus yataklarda
debelenip yalandan
guguk kuşu gibi ötenleri
o güzellerde bir kurum
nefsim huyumda uçurum
düşüverince uçkurum
bele sahip olamadım
pembe, sarı, ak, kırmızı




-
Mehmet Alperdem
Tüm YorumlarBütün çocuklarımızın güz soğuğunda değil yaz sıcağında büyümesini ve yaşamasını, o yazları da çok beklemememizi diliyorum.