Tinin kıyametinde yaşamın ateşlerinde sularına karışıyorum.
Yar_sızlığın sayısız damlalarında kendime ıslanıp uslanıyorum
Ussal ve bireyseldi kalakalışım. Ulusal kıymeti yoktu Pıtırcık.
Kayıpsızlığın mağaralarda sarkıt dikitlerin bağrıma batıyor.İçimde kaybolduğum mağaramda seni yıllardır bekleyen Kıtmir de sabırsız.
-Kuruyan yarama tuz basan umuluş destanım Manas’ı geçti.
-Enlerinde kanattığı dağlarımın dağlanışında sensiz ovalar uzar.
o kendini biliyora ithaf(acep o beni biliyor mu)
Yıka sevdamı aşkın gözyaşlarıyla,
tut sensiz can çekişen ayrılığın su ellerinden
Sür merhemini yaralı kalbime
Ki sussun ruhumun çölündeki bülbüller
faşist bir kurt ulur kurtlanmış acıların arefesinde
hesaplar ötreşir,kitaplar anlatmaz ergenekon konduları
kimin eli kimin cebinde değilin cemi hüzzam halinde
ulusal bir sala binen derin kırbacın zamında zimmiler zom eyledi karartıları
(varoşyetmezler ve azınlık bülbülleri öter küçük çocuklarla arka sokak sevdalarda
Arabesk bir hüzzam alır gecekondu kültüründen bizi ve çalar en modern yalın ıhlıklara.
devşirilmiş sevdaların ozanıyım
yolculuklarım gidip kalmaların dizesinin dizinde
özün sunağında susamış bir ıslanır
yalnızlığım ulanır gecenin aydan sonrasına
ay yüzün yansır ruhunun şenliklerine
Sensizliğimin intihar çiçekler açar viranelerimde
yolun tabelasında gözlerin sözlerime levha
kime yazılsam sözcüklerin ruhuma adres
yarım kalmış yarınlar buselerinde yazılır
bir yaranın kozmik yansımasında bilinmeyenlerin anılır
hüzün sığınağında nemli gözlerinden vuruluyor yadım
içimin salıncağında içindeki çocuk bensizliğe ağlıyor
uyumsuz duruşun sancıları toplar vicdanımı
damlalarının maskesi belirir, yağmurun nurunda
içsel fıskiyelerinle yıkanır, pişmanlığım
gidişin, hüznün panayırını serer
gezer ağlamalarım,
ağlamalarına misafir olur gezgin ağlamalarım
a….
buruşuk hayallerin şiirinde uyandım sana
çığsak, çıplak imgelerin dilinde söylendim sana
simyasını kaybetmiş aşk’ın kalp gözüyüm
hüsn’ün akar nazenin tutkularda, nefsi utkularda
yanık vuslatlara yolcu cemalim
Yoktun!
Savruldum
Rüzgârlarına
sustum
Durulandı durumum
işsiz ve aşksız bir kelebeğin güneşine ısmarladım beni
Aşka bandırılmış hoşluğun tokluğu-1
Ruhun çardağında,tutkunun bardağında, yar dağında buldum seni
sorgulanışın güncelerinde sorusuz kaldım sensizliğimle
Vuslat tacirliğimin son kavuştağında türkünü dinledi dermanım
Atlasım yırtıldı sevgili.Yırtık haritalar bıraktın.Pusulam yok.Bütün güzellerin kentine girdim.Her güzelin kentinde biraz kendime arzu şehri oldum. Seni aradım, bende. Sen yoktun…
-Yüzümden sana gülüşlerimi büyütecek huzurlar çizdim.Atlasım yırtıktı.
-Bu yüzden,yeşil dünyanı göremedim.Mavi denizlerinde yüzmek istedim, maviliğin gitmişti.Gayrı sana Mavişem diyemezdim. Şimdi hangi güzelin gecesine yıldız olup güneşten önce doğacağım.
Üç perdelik bir oyunumuz vardı. Seni tanımak, senle yıllarca yaşamak ve son perde gidişin.
-Perdeler geriye sarılsın istedim.İlk bakışımızla başlasın oyun.Sana taktığım ilgi isimleri sıralansın.Ruhuna kadar şifrelensin her şey istedim.
-Ermiş günlerin dersinden ders al dedi erenler. Aşkıma cevap olacak dervişlerin diline gittim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!