Mangalda külünüz yok yüreksiz kansızsınız
Gidecek kapınız yok rotasız yönsüzsünüz
Oturacak oda yok çatısız hansızsınız
Doğruyu söyler diye kelamımdan ürktünüz
Şair olurum diye kalemimden korktunuz
Uğruna verdiğim savaşların galibiyetine değmedin sen..
Gök gürültüsünden korkardı şiirlerim.
Çekip mısralarımı ellerimden,
Şimşeklerin arasına attın.
Şiirleri yağmurlara küstürdün sen.!
Hiç bir vazgeçiş nedensiz değildir…
Beni sırtımdan vurduğunda,
Atmaya başladı kalbim.
Herkes benim öleceğimi sanarken ,
Göğsümden çıkan hançerdeki kan,
Kuruyan kalbimi sulamıştı.
NÖRÜYON
Bu devirde mekdup yazılmazdı da
Gadasın aldığım ya sen nörüyon
Bıldırdan gittin heç gızılmazdı da
Gadasın aldığım ya sen nörüyon
Simsiyah perdeni kaldır aradan
Gönlüne açılan camın olayım
Ellerim semâda görür yaradan
Tavanı akmayan damın olayım
Söyle yar ben başka kimin olayım
Sözlerim sanadır dinleyip geçme
Saçının teline roman olayım
Aşk şarabı diye zehiri içme
Çayına şekerin demin olayım
Söyle yar ben başka kimin olayım
Pervane misali yanıp kavrulan
Alevi sönmeyen saman olayım
Kızıl közlerimle yele savrulan
Göklere yükselen duman olayım
Söyle yar ben başka kimin olayım
Simsiyah perdeni kaldır aradan
Gönlüne açılan camın olayım
Ellerim semâda görür yaradan
Tavanı akmayan damın olayım
Söyle yar ben başka kimin olayım
Bir gönül hasreti yüreğimden dökülen.
İç çekişini duydum bu şehrin sen yokken,
Kimin yokluğu böyle üzebilir ki dedim.
Ardında acını unuttun, bendeki seni götürürken..
Sen dur İstanbul!
Sen gitmiştin;
Bilmem kaçıncı saniyede, kaç yıl geçti.
Başım öne eğildi,
Gidişini izleyen gözlerim, Kaldıramadı gerçekleri.
Vardır bir yolu gülümsemenin ama,
Yüreğin duyguların hiç incinmesin inşallah melek saiirem ??
Gönül renginiz solmasın.
Gönül renginiz solmasın.