Gidişine kalıyorum sevgili,
Açık çay renginde kızılın,
Gün batımını izliyorum.
Gün geceye, ben yerin dibine batıyorum..
Yağmur sonrası,
yaprağın güneşte kuruma mesafesi gibiydi
vuslat..
Hiç bir fidanın dalına kelebekler konmaz,
hep kuşların yükünü çekerdi minik kolları..
Çiçekli Bir merdiven dayadım gökyüzüne
Yıldız kümelerinden topladım şiirleri
İnci sözleri serpiştirip o güzel insanlara
Koşmak kırları yeşil bahara
Ve aşk ısmarlamak tenleri çiçeklere .
Haberim olmadan tutulduğumda
Meğer ilk kurşunu sıktı gözlerin.
Dünyana aşk ile atıldığımda
Niye için için baktı gözlerin.
O gamzene güller ektim kokladım,
Gül bahçesi sundum da, duvarlar ördün bana
Diktiğim fidanlarım, tutmadı mı Gülruba?
Ne şikayetin vardı, kayıtsız kördün bana
Ellerim ellerini, tutmadı mı Gülruba?
Dermeden solma diye, ben niyazda kalırdım
Bu dünya sadece insanın değil,
Börtü, böcek, kuşlar var insaoğlu.
İyiliğe dönen lisanın değil,
Herşeyin tam gözün, dar insanoğlu.
Timsahtan çantayı, bavulu yaptın.
Uğruna verdiğim savaşların galibiyetine değmedin sen..
Gök gürültüsünden korkardı şiirlerim.
Çekip mısralarımı ellerimden,
Şimşeklerin arasına attın.
Şiirleri yağmurlara küstürdün sen.!
Bir gönül hasreti yüreğimden dökülen.
İç çekişini duydum bu şehrin sen yokken,
Kimin yokluğu böyle üzebilir ki dedim.
Ardında acını unuttun, bendeki seni götürürken..
Sen dur İstanbul!
Sen gitmiştin;
Bilmem kaçıncı saniyede, kaç yıl geçti.
Başım öne eğildi,
Gidişini izleyen gözlerim, Kaldıramadı gerçekleri.
Vardır bir yolu gülümsemenin ama,
Daha okumadan sesimi kesti
Hep şiirlerimi astı o benim
Sevgiye nefretin Rüzgarı esti
Hep şiirlerimi astı o benim
Tek cümleme bile değer vermedi
Yüreğin duyguların hiç incinmesin inşallah melek saiirem ??
Gönül renginiz solmasın.
Gönül renginiz solmasın.