Ne horgörü, ne beğeni,
kuşatılmışlık gerçeği.
Bilginin okları da
güdülerin potasında erir.
Kendin olmanınsa kesmediği.
Çözümsüzlüğün egemenliği
Bir kez yaralarsa estetik, onulmaz ortamında,
hep bir eksik, kabaran sularında erirdik.
Ağır aksak ilerlerdi bulutlar, ansızın yağmur
bırakırlar, kopuk bağlantıları onar, yürü git,
kurduğun yollar, dağın ardında sonlanırlar.
Hep o tartıştığın, var, zaman zincirini kırar.
Tehlike olanak da olur elbette,
akıl yönünü yitirmezse.
Birbirimizin yüreğinden beslensek,
aymazlık eşlik etmese.
Yönümüzü içerden bulsak,
dar söylemlerden kurtulsak.
Her masum canın önemi tarihin kayıtsızlığında
yoksanır görünse de bilinir bir yerlerde. Bizden öte.
Kuşbakışı baktığın dünya varlığı infaz eder, arada
kaynayanın acısı çıkar o yerlerde.
Eğer bir medeniyet olacaksa, saf ruhun egemenliği,
Bir cehennem kurulur, bir dağ devrilir, esen
rüzgarla soğuyan demir, çeliğe evrilir, güneş
eritir yaktığı zihin damar damar dolaşır, hep
aynı yoldan geçilir. Karanlık boşluk kazılarında
külçe külçe çıkan tarifsiz madenler, ortak mülkümüz
olur saçılır etrafa, kimine umut kimine yıkım getirir.
Kendini öne süren benliklerin
tahrifiyle bütün anlatılar iflas
ederdi, masal da zaten böyle
ürerdi. Yıkılan ve yapılan toza,
zamana karışır, çıkarır biteviye
aynı olanı, farklılaşırken, taşlar
Ansızın bir güle dolanmış sabah,
ışık bahçelerinden yansıyan.
Bir yüzün sofrasında doymaksa
hayat, gülüş de taşırdı; yakın
iklimlerde dursak. Ah, o kanayan
güllerin el verdiği zambak, beraber
Buket'e
Ayak seslerini duymadım,
içeri nasıl girdi.
Ayarlamadı hiçbirşeyi,
kendi gibiydi.
Kırık bir cam da yansıdı zaman, ilk kez gördüm,
her şey neden ziyan, neremizden ışıdı karanlık,
böyle yaman, ülküsü yaşam, dökülen parçalardan
anladık, böyle yaşanır zaman.
Kavrayışın donukluğu ışıl ışıl, durup bekleyen
dalgalanışı yudum yudum içerken öykünden,
kopuşun ardındaki tatları açığa vuran birer birer.
Kendi dolmaz bu derya, katılıp ürperen yansımaya
ezgin gözardılıkla açılan kilitlerin yeniden kapanması,
Daha insancıl, merhamet, öykünme, takdir, tevazu, sevgi temelli seslenişleriniz samatya' da kemale erme yolunu işaret ediyor, azizim.
Duyguların gerçeklerle karşılaşması, tokat gibi çarpan acıtmalar,sert toslamalar, ifadelerin acımasızlığı, edilenlerin başa getirdikleri, soğukda olsa yaşamanın çekiciliğini vurguladığınız ilk eserinizi kutlarım, bu uslubunuz artık sahne oyunu yazılması gerektiğini çağrıştırıyor.
Daha insancıl, ...