Sürgün tohumların
Rûzgar çılgınlığınca
Savruluş hafifliği bu
Kendi topraklarından genini alan
Ama kendi topraklarına hasret
Toprağındakilere özlem özlem yaşayan
Dalgaların üzerinde mavi bir sabah
Yunusların eşliğinde dalgalarla
İki kuleye selam ederek
Çıkıldı umutla yola
İyotların kokusu burnunda
İstavritler izmaritler saklı koynunda
Taze limon çiçekleri açar
Lefkoşa’nın sokaklarında
Sonra seni çok sevesim gelir
Kanlıdere yataklarında
Taze limon çiçekleri açar
Tebessümün
Ki çok güzeldir
Saf nazik
Hala iyi kalabilmiş yüreklere
Çocuklara
Ve mazlum coğrafyalara umuttur
Tenhalar
Ki sessiz ağlar
Kuytusudur şehirlerin
Binlerce şeye şahit
Gözyaşları hep damlar
Hep farklı hikayelerde görür aynı sonu
Oysa
Çok güzel bakıyorlardı
Doğduklarında
Koca gözlerinin beyaz zemini üstünde
Kendilerince
İri dudaklarında
Terk edip çıktığımda evimi
Hatıralar bir yanında odamın yığılı
Güneşimi
Denizimi
Bırakıp gittiğimdi
Bir İstanbul şafak vakti
Çırpınıp içinde döndüğüm deniz
Elbet ben yaşlı paslı gemiyim
Görürüm Afrika'da aç çocukları
Görürüm Ege'de dalgada cansız çocukları
Limasol yakınlarından geçerken Mağusa'ya doğru
Görürüm bölünmüş şehirlerde kurşun delikleri
Tam umudum bittiği an
Bir İstanbul kışında
Denize yürünerek ulaşılan tek noktada
Hani hastasındır
Çok da yorgunsundur
Göz kapaklarının açılmaya takati yoktur
Oysa tüm gece deliksiz uyumuşsundur
İnsanlar işlerine güçlerine gitmiş
Duraklar dağılmış
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!