Bit pazarından alınmış kelepir bir çanta gibi hayat. Bu yüzden etraf sattığında para bile etmeyeceklerle dolu.
Gözlerinde başladığım bu suskun maceranın oluru yok
iler tutar yanı yok bu yıkılası serüvenin
bir hayal defterinde yazılmış süslü harflerle
yine bir hayal masasında okunmuş
ve sindirilmiş kelimelerle
gerçeğe taşımaya çalıştığım bu sevdanın
Ayrı odalara düştüğümüzde başlayacak
varlığımın çılgın rahatsızlığı
sen bir yerde ben bir yerde
oturup düşüneceğiz ne halt edeceğimizi
masalar kurulacak, sofralar şenlenecek
ve ben gülemeyeceğim içtenlikle
Ellerin insan canına kastı olduğunu bilmezdim
meğer yaşarken de öldürebilirmiş güzelliği
iki kez bakmak bile üst üste
rahatını kaçırabilirmiş düşlerin, öğrendim
hani yazıp yazıp silmek gibi verdiği his
ağzını açtığında gelip geçen gülüşlerin
Art arda
kesin yargılar bildirenler
insanların gözüne
"çok şey bilir" gibi görünür
oysa;
"çok şey bilenler"
Gel topla önümdeki taşları
topla ki takılıyor ayaklarım
dağa taşa
sen ıssız dağların
sonsuz ateşi değil misin
ateş mi yakar
Bir gölge, sığındığım çile çıkmazında
yalnız tek yön var kontrolsüz
nereden gelir bilmiyorum çare-i necat
başladığı gibi mi biter koruduğum
her hâli benden bir parça taşıyan ıstırap
hani ağlayan anneler görürsün sebepsiz
Kafesler içindeyiz
kimimiz altın kimimiz gümüş
kimimiz ahşap
ama kafesler içindeyiz
kimimizin kafesine yağmur damlıyor
kimimizinkine güneş sızıyor
Elimde olsa keşke bulsam o sırrı
ya da sır olup aynaya sürülsem
lâl olan diller var sinemin içinde
ezbere söylenmiş cümleleriyle
mânâdan diyor mânâya devrilsem
Bir şey söylemek isterken
bin şey söyleyenlerin
acemi sözlerinde kıvranırken belleğim
yanımda gölgen bile olsa razıydım
gelmedin
kendin gibi gölgeni de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!