Su birikintisi üzerinden tahta üstünde geçmek gibi hayat. Bu yüzden etraf küf tutmuş tomruklarla dolu.
Bize hep yol vermişler
çaldığımız her kapıdan
hep yol almışız durmadan
bize hep yol vermişler
ama bütün yolların bir gün
tek bir yola döneceğini
Oysa;
bugün ilk kez değdi eli elime umudun,
mutluluk; kundakta bebekti
gazı alınmış, meme verilmiş
bütün lekelerinden arınmış bir kahpeydi zaman
ve ilk kez özgür bıraktı düşlerimi
'Başlamak; bitirmenin yarısı' diyorlar
başladık bir noktadan gerisi Allah kerîm
bu şiir de başladığım her şey gibi yarım kalırsa
ve sen; hayatının baharında koparılan
geçmişi geleceğinden ayrı
geleceği geçmişinden yoksun
Bugün öylesine düştüm ki yalnızlığı dipnotuma
ben bile yoktum yanımda
gözlerinin en zifiri karanlığına gömdüm düşlerimi
yalpakıran bir düzmeceydi fiyakam aslında
ben güçlüyüm dercesine bir tebessüm iki diş arası
ve göğsüne tercüman olamayan lanet bir dil
Hem yakını hem uzağı göremeyen yaşlı bir adam gibi hayat. Bu yüzden etraf burnunun dikine gidenlerle dolu.
Duvarların arkasından duyuluyor masalları
gözlerin İstanbul'dan aşıyor
yılların sıradanlığı sarsa da bakışlarını
dudağına taktığın yepyeni bir gülüş
annem daha bir seviyor bu sefer
saçlarının yüzü yerde edebini
Züleyha vardı
o yanımdaydı
sadece o gördü titreyen alevi
on yedi yaşımın en vurgun hezimetini
saçları bu acıya dayanamadı
bir anda yokolup gitti gülümsemesi
İhtişamlı yapraklar terk etse de
ağaçları ayakta tutan kuru dallardır....
Kimdin sen
asırlarca üzerinde oturduğu dağdan
her yere eli uzanan mağrur devin
bacağından kalbine doğru tırmanan
beynini hurafeleriyle
azalarını maddiyat perdesiyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!