Bu aralar
ne zaman bir şiir yazmak için
elime kalem alsam
soğuk bir tebessüme bel vermiş
o kaşık ağzını çizerken buluyorum kendimi
oysa hâlen benim için
Fazla gelir bana bu sevda yükü katarlar
an gelir sıyrılmak isterim yaralarımdan
razı olursam bir nebze gecenin nemine
uzanıp çocukluk anılarımın saklandığı şehre
katar katar sevda taşırım evime sokaklarından...
Kimse seni sen gibi anlamaz
gezinirsin bıçak ağzı sınırlarda
hatta bazen müdavimi olursun
saçma sapan gecelerin
inan yok olursun yollarda bağıra çağıra
hep buldum zannedersin yağmuruna toprak
Eskiden
dizlerim soğuktan etkilenmezdi bu kadar
her adımımda uzaklaşsan da
kış ayazı termosta çay olurdu ayaküstü içilen
ve ciğerlerim demlenirdi
evine çıkan çetrefilli yolda
Beni bir sen anlarsın
toz yüklü bir buluta dönüşen heveslerimi
ellerini bir de
kırık düşler toplayan renksiz gecenin
beni bir sen anlarsın
Gençlik her yerde aynı
her yaşanılan günü ganimet bilip
kapatmadan kapıları
bir sonraki gün için ümit var edilir
boğazına kadar batarsın bazen pisliğin içine
bazen de ayrı tutarsın kendini güzelliklerden
İnsan yadırgamıyorsa kabulleniyor demektir
böyle demişti bir kar fırtınasında Ayvaz Dede
peki kabullenmek alışkanlığı da doğurur mu zamanla
görmeyi ister mi alışan gözler sürekli
ya da duymayı, kabullenmeyi bilmiş kulaklar
sözün özü sevgilim soruyorum sana
Sildiğim kelimlerin üzerine yazdım düşlerimi
görmüyorsun ama açıksa için
sen de anlarsın kırçıllı hislerimi
yakmaz belki evet ama
emin ol ısıtır günlerin
saçak saçak buz tutan gecelerimi...
Simsiyah bir denizin ortasındayım
en derin girdabına girmeye hazırım artık
bir elimde en koyu gözlerim
bir elimde en buruk yalnızlık...
yapayalnız gözlerimi
yüzüne sürmeye hazırlanıyorum
Bugün nasılsa biter
her gün gibi olur ve olmazlar
aklını çeler insanların
bugün doğanlar, ölenler
tenha mekânlardan
curcunalı alemlere gidenler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!