En son sen veda ettin
Sonra düşünceler yedi beni
Umrumda değil de gittiğin
Fırtınalar beynimde sürdü izini
Elin son kez kalktı havaya
Işıklarda duran gözlerimdir elbet
Kaynayan caddeler ortasında bir ben
Bir de yağmura olta atan serkeş
--O da ben!
Kaygısındaydı yaprakların.
-can yücel'e-
renk,
bir hülya tohumunun
dallarını göklere vurmasıyla
koyulaşır
Sararmış bir defter taşırdım
senden kalan şiirlerle boyalı
bir takvim çizgilerinde
ebru nakışlarıyla işlenmiş siyahta olsa
bir kabı vardı anımsarsan
o benim ilk yaralı şiirlerimin kabzası
Elâ gözlerinde büyüyen figürânın
Bir temaşâlık suya düşmez mi?
Seyrini eyledim başında turnanın
Bir de bizim ellerden gelip geçmez mi?
Çıngılı eskalarda yanarken ateşim
seni ağlarken görüyorsam ağır soygunlarda sabahları
sisli limanların içinden geçerek bir şehre yönelmen elem dolu
seni anımsamak sürgün öğretisine başlamak birlikte
her sabah içimizdeki medeniyeti pazarlamaksa
kalıntı aşklarını, ahh seni yaşamak ama
zakkum yudumlamak ılık baharlarda, sandallarda
Sunduğum badede soldu gülşenler
Gündüz ufku aştı yolu çekenler
Hep ah edip ocağına gelenler
Sarılır sazının teline nihâl
Yüce dağlar aşar sevgi nâharı
Ne olur beni sevginin en katranında
Sonbahar sonrası yaprak gibi unutun
Çığ yuvarlasın üzerimden çocuklar
Sımsıcak bahar güneşi ile kurutun
Ne olur beni yalnızlığın son odasında
güneş yakana konsun dolaşsın
rüzgar garipdostun yapraklarına
ateşböceğinin uykusunu kaçırsın
ağlama umut kalmadı mezar başında
gözyaşlarımızı serelim günün alnına
Bilmem, neden hala yüreğimde
Buruk bir tebessüm gibi yaşlanıyorsun
Dallar çiçeğe binince efkar efkar
Hep yeniden başlanıyorsun
Yeni cümleler kuruyor, söz ediyorsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!