ince dağlar,uzun dağlar
yol göründü,yar bitti
yüreğim kırgın ağlar
sapa vurdu hayat beni
kırdan sarı kuşum uçtu
sen yağmur ol
dinle etrafındaki eski sedalardan kalma güverteyi
çırpınıver sıcak kum tanelerinin arasında bir lâhza
kanatlarını yapraklarına değdir, baharda akasyaların
merfezlerin en koyu karanlık kulvarlarından em yalnızlığı
ahlat köklerine kadar in ve ne varsa topla eski sedalardan
I.
nasıl da bulut çöküyordu gözlerime
içimde tırnak kadar ümit
sanki gemi batmıştı ufkun içine
gökyüzünde sular girmişti birbirine
Bir kuytu bu kentte
Sen yalnızsın,ben ayyaş
Bulunmaz kapı önü
Pencerelerden sarkık
Ha düştü ha düşecek
Birer yağmur damlası
Gönlümün akşamında büyüyen ışıltılar
Bir köy çobanının getirdiği mantuvardı
Yanımda babamdan kalan martılar
Annem için gürbüz bülbüller şakırdı
Gönlüm uzardı aşkın yaylasından uzaklara
Bir sevenim olsun isterdim
Umutlarım olsun, dikenim olsun
Çiçek götürmedim giderken yüreğe
Camlar tıkırdamaz, kilitler çevrik olsun
Kalemlerin devrik cümle kurmasını
bilmesizsin sevginin
çarpık kentinde hiç olmamışsa sevdiklerin
hiç boşaltılmış sokakları
yorgun onurla terketmemişsen
bilmezsin dilimlenmiş öykülerin
serzeniş emen kaldırımların
Şu kilitleri unutma
Devrilen kıstasları bunlar
Aşkın ve merhametin
Ziyan etme, elele ver
Ve kapıyı aç ardına kadar
Oturdum aklıma geldin
kalktım aklımdaydın
Ne zaman bilmam
Bilmem ne zaman
-Farkındaydın!
yağmur gelip çadırların
duldasında ağlaştı
dönmem diye giden gemi
gene limana yanaştı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!