Madem, mutlak suretle gideceğim diyorsun
Durma, git!
Bu sefer tarumar etmeyeceğim kendimi
Hem, sen olmasan da uzayacak yine sakallarım
Fesleğenler sulanmazsa kuruyacak
İstisnasız güzel olan ne varsa
İyice tanıdın artık beni,
Hep, aynı yerden kırıyorsun alçı kaynağı kırıklarımı
Zayıf yanlarımı biliyorsun
Ama öyle kalp kırığı cümleler söylerim ki sana;
Üzülürsün!
Hepi topu doksan metrekare ev
Altı üstü iki oda
Bir salondan ibaret yaşantım
Anlamlı bir anı bile yok hafızamda
Yalan bütün yaşanmışlıklarım
Üstelik sen de gittin
Kadınlar gördüm
Bir önceki günden farksız akşamüstleri,
Baştan aşağı yalanlarla yamanmış şehirlerde.
Günü geçiştirme, an'ı kurtarma dertleri,
Sanki nakışla işlenmiş yüzlerine
Çocukluk günlerimin okyanusuydu Porsuk
Çocukluğum kadar coşkulu
Adam olmuş hâllerim kadar büyük...
Kafa kağıdını rehin bırakıp da
Az sandal kiralamadık bir zamanlar
Mutluluk yoksunu evimde bir pazar sabahı;
Tül aralık,
Perde aralık
Odamda dağınıklık almış yürümüş
Bir ben eksiğim odada
Odam hâlinden şikâyetçi, odam hâlinden yakınmakta
Ardında uzun bir öykünün hayal kırıklıklarını bıraktın
Gittin!
Ben, içinde sen geçen cümlelerin sonuna,
Hangi noktalama işaretlerini koyacağımı bilemeden hem de,
Gittin!
Oysa ben karar verememiştim henüz
Tevekkülün çok sonrası
Sabrın tükenişinin az öncesi durumlardayım
Çok istedim seni unutmayı
Aklımdan çıkarıp atmayı
Aynı şehirden
Aynı gökyüzüne bakmamayı da
Bugün, bir yerlerde öfkeyle sıkılıyor yumruklar
Kılıç kınından çıkıyor
Kinle bileniyor kelimeler soğuk törpülerde
İnsanlık, ağır ağır can çekişiyor
Usta manevralarla hızla uzaklaşıyor merhamet
İnsanlık, insanlığından utanıyor
Bugün, hiç dostane karşılamadı beni sabah
İçimde tarifsiz bir huzursuzluk
Aynada gördüğüm yüz solgun,
Aynada gördüğüm yüz bezgin,
Aynadaki yansımam bedbaht
Yine sahte bir ''iyiyim'' giyinmeli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!