Usul usul ilerlemekte sancı,
Parmak uçlarım dan, beynime doğru
Yüzünde bir tebessüm,
İçi coşmakta,
Emin adımlarla koşmakta tüm hücrelerime.
Galibiyet sevincine bürünmüş,
En ücra yerlerime ulaşmakta.
..
Bu Cuma demiştin ya bilmem hatırlar mısın,
Aylar geçti, bir türlü gelemedi o Cuma.
Kaç Cuma geldi geçti biliyor olmalısın,
Geçirdiğim her Cuma acı kattı acıma.
Balık pişirecektik, sen öyle söylemiştin,
Her Cuma tavayla tüp hazırlayıp beklerim.
..
Sevda perisi daima yokluyor beni
Sevda perisi ısıtıyor yüreğimi
Gözlerimdeki endişe bulutlarını katıp önüne
Sürüp çıkarıyor soylu bir kahraman gibi
Sevda perisi dolunayda gülümseyen bir çift göz
Sevda perisi şiirlerimdeki lezzet
..
Yalayıp yutmanın astarı yalan,
Doğruya yönelmez eğriye dalan.
Şatafata gıpta eden beşerden,
İbretlik örendir geriye kalan.
Endişe çoğalıp başlar sa çile
Gönülde gelişen düşermiş dile
..
Yaşamı sana bahşeyleyen oluşa inat,
Kör cehaletinin karanlığında,
Yeni bir yaşam yaratman niye...
Eğitiminin parlak ışığına inat,
Bilginin gücüne karşı açtığın savaşta,
Galip gelme tutkun niye...
..
Mevsimler tersine döndü
Yağmur düştü karmı kaldı
Sevgi bitti saygı firar
Haya gitti armı kaldı
Dünyanın dengi degişti
İnsanın cengi degişti
..
Beyin Kontrolü
Kontrol, bilgi ile olur!
Otomatik cihazlar, her aşamayı algılayıp ona göre yeni durum oluşturacak alıcılarla donatılır! Eski tabirle müşir (yağ müşiri) cihazın o bölgesinden kumanda bölgesine durumu bildirir! Şimdi tamamen bilgisayarlı donanıma sahip neredeyse tam otomatik çalışan makineler var!
Evrende metafizik anafor var. Bütün insanların korkusu, hayali, üzüntüsü, zulmü, güzelliği evrende fırtınalar halinde, bazen de hortumlar halinde dolaşıyor! Buna düşünce enerjisi diyenler de olur, metafizik enerji etkisi diyenler de; hatta “Cin” de diyenler var! “Cin” demekten korkanlar da “Üç harfli” der! Üç harfliyi ne maksatla söylediğini anlayacak akla sahip olmayan bir varlıktan ne demeye korkar bu şekilde söyleyen o da ayrı bir durum!
..
Kararmış bu kalbim deniz dibidir,
İçine dalmayan sırrı ne bilir,
Elinde çektiğin tesbih gibidir,
Kusurum yüzüme sayma ne olur.
Unutturdu bana dertler gülmeyi,
Kan akan gözümden yaşı silmeyi,
..
Havanın soğuğu değil içimi üşüten,
sensizlik ve kimsesizlik....
hiç kimseye aldırmadan
gökyüzü ağlıyor ben ağlıyorum...
yanımdan geçenler bakıyor,
kimbilir ne düşünüyorlar,
hakkımda ne düşündüğünüz umurumda değil,
..
Bu günlerde gelir geçer
Sıkma canını canını
Mevla kulun koymaz naçar;
Sıkma canını canını.
Boğacak endişe hüzün
Belirsiz gecen, gündüzün
..
Bazen dalıp gidince ne düşündüğümü bile bilmeden
Yalnızlığım gelir aklıma,
O an üşür bedenim
Titrer sanki içimdeki kocaman kardan adam,
Uzaklarda bir küçük kız belirir elinde artist resmiyle
Çocukça hayranlık duyulan bir fotağraf sadece
Televizyon denen aptal resim kutusunun olmadığı zamanlarda
..
Çok düşünme şair derler,
Düşündükçe yaşıyoruz.
Düşüncenin sınırı yok,
Duvarları aşıyoruz.
İnsan beyni bir kâinat,
Orda doğar fikir, sanat,
..
Gözler ufka dalar delecek gibi,
Bir düşünce sarar,hayli derince.
Yar yolunu gözler gelecek gibi,
Kainat dar olur insan sevince.
Sıkıntı çoğalır,artar endişe,
Bir lokma ekmek de dokunmaz dişe,
..
Çok zordu birlikte olmamız
Biz inanarak bir araya gelmiştik
Aşk ve sevgimizde masumiyet vardı
Saf ve katıksız yeminler ile söz vermiştik
Belkide eşi yoktu böyle bir sevginin
Dikenli çölleri aşarak kalplere ermiştik
Mutluluk gözlerden kalplere vurmuş
..
Sevmem
Edebim el vermez kusura bakma
Göbekten aşağı vurmayı sevmem.
Muannit değilim kafayı yorma
Kervanı yokuşa sürmeyi sevmem.
..
' önce kol sonra sürgü sonra anahtar açılır kapı
itilirim sırtımdan ben ebedi kiracı kesilmiş hükmüm
önce sürgü sonra kol, sonra anahtar,kapanır kapı
bir ömür boyu diri diri içmek için gövdemi
dolanır bacaklarıma balçık gibi ağır bir karanlık
çırpınsam küçücük pencerede çifte çapraz parmaklık
üstünde yüzüme örtülür binlerce kare demir örgü
..
Keşke doğmasaydın yavrum,
Bu dünya yaşanmaz oldu.
Yok ki sana hiç umudum,
Ömrümüz bahara gelmez oldu.
Sevgi,umut,hayallerle bir,
Dünya ateşin altında.
..
Nedir Özgürlük?
Sonsuzluk mu?
Yoksa,demir teller arasındaki aydınlık mı?
Yoksa bir avuç toprak mı?
Yada tutsaklıktan çıkmak mı?
Sevmek mi delicesine..
..
Kan ve diğer tahlillerin sonuçları
Ne kadar olumlu da çıksa
Uyuyup uyanamamak
Gözlerini bir daha açamamak
Acaba! Diye bir endişe
Hep ve çok vardı….
Hayal aleminden uyandığımda
..
Dondurmacı geçmedi mahalleden bu sabah..
Birinden iki diğerinden bir derken, beş kuruşu anca bir araya getirdiğimiz halde, adam başı iki kuruştan toplam on kuruşluk dondurmayla bizi sevindiren adam yoktu piyasalarda.. Çocuktuk belki, dondurma da güzel şeydi hani; lakin alışmıştık o yüreği güzel insana.. Neredeydi, ne olmuştu, çocuk aklımızla anlayamıyorduk.. Ve anlayamadıkça, bir gün bu anlamsız kalabalıkta kaybolacağımızı hiç ama hiç bilmiyorduk..
Bizim mahallenin insanı alıştı mı bir şeye vazgeçmesi zordur.. Yan komşu çamaşırını hep salı günü yıkar, salı günü yıkadığını çarşamba ütüler, çarşamba ütülediğini perşembe dolaba dizerdi.. İnanın hep böyleydi.. Yeşil renkli apartmanın oturanları arabalarını bir türlü doğru-dürüst parkedemezlerdi; çünkü alışmışlardı gelişi-güzel nefes almaya.. Bakkallın üstündeki evde oturan adam, sigarasını hep başka bir yerden alır; ama karısı her gün öğle saat ikide o bakkaldan iki ekmek alırdı.. Ama hep iki ekmek; hep saat ikid, ne bir eksik ne bir fazla.. Çünkü herkes alışmıştı sanki her bir şeye..
Elli kere kovulduğumuz halde, her gün aynı evin önünde top peşinde koşturur, ve her gün o aynı azarları işitir,kovalanır; kovalandıkça kaçardık ama hiç bir zaman korkmazdık insanlardan.. Taa ki büyüyene kadar..
..