Eylül‘ de değil ki aylardan
Bu yaprak dökümü de ne?
Hazan değil mevsimlerden
Bu kırağı da neyin ne si?
Geçmişten buruk bir iz, yüzümde kalan...
Sessizliğinin esaretinde boğulup çığlıklar atan,
Adımlarında sayılan, damarlarımda akan...
Adından başkası inan yalan...
Kalemim yazsa, dudaklarım susan.
Eylül' dü aylardan
ve
İlk vuruluşumdu bu benim...
Suni güller vardı ya,
Sevgili yoktu ortalarda...
Belki bir hayal idi, belki de riya...
Sen bana akşamüstü gelme, istemem
Gün batımlarına sevda giydiremem ki...
Seherinde gel, şehrime düşen ayaz'ın
Güne bakanların suretlerinde,
Köpük köpük sevişlerinde gel
Ezelden mavi ile ak' tan daha beyaz' ın...
Yaz dedi,
Mürekkebin tükenene kadar yaz…
Çıkar sitemlerini üzerinden,
As şöyle kapının ardındaki portmantoya.
Soyun fütursuzca üstünde eğreti duran tüm bencilliğinden...
Kalemimi silah misali
Dayadım kağıdın alnına
Kurşunu var mı, yok mu
Değil ki belli
Kalem kararlı,
Kağıt ürkek
Ah elam ah!
Sen böyle hayal etmemiştin değil mi?
Sana geleceğim diye söz vermiştim çünkü ben
Ayak bastığım anda o şehr-i rüya‘ ya
İlk sana koşacaktım kimseyi dinlemeden…
Sen doğmadan adın vardı bebeğim
Sen bilmezsin tabii…
Ellerde yastıklar pijama toplantılarında ki
O zamanlar çocukluğumuz ön saflarda…
Senden bahsederdik annenle,
Bir adın vardı..
Aksamları erken yatar,
sabahları erken kalkardın sen,
Balkon sefaların kısaydı,
bir kadeh rakı biraz pilaki...
Camına her gece o üç beş taşı
atıp kaçmasaydım ben,
Kandilsiz geceler belletmişler bize sevda diye,
Güneşsiz seherlerde avutmuşlar gönlümüzü hep.
Duygunun dinginliğini değil de,
Doygunun azgınlığını dinletmişler de,
Sihirli kutu dedikleri dört köşeli gürültülerde
Biz de kanmışız!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!