Bir Başbuğ çıkagelse, elbet değişir işler;
Bozkurtlar birlik olsa başkalaşır gidişler.
Türklerin dileği bir, her daim bunu düşler.
O sancak gölgesinde üşütmez bizi kışlar;
Ardına koymuyor, elden geleni;
Kahretmeye yemin etmiş bir kere!
Hışımla yaptığı gönül talanı,
Seyretmeye yemin etmiş bir kere!
Zevk alıyor uzaklardan bakarak,
Bizim memleketin siyasetçisi,
Seçim takvimini kollayıp durur.
Erdiği makamın şikâyetçisi;
Varlıktan daralmış, oflayıp durur.
Vatandaş yarı aç, devir çok kötü;
Cümle alem şunu bilsin;
Kılıç gibi kınındayız.
Başbuğuma selam olsun;
Dokuz Tuğ ’un ardındayız.
Eyerleri yastık yaptık,
Türkmen’im darda bugün,
Yürekte sancımız var.
Gün geçtikçe bilenen
Asırlık hıncımız var.
Türkmen durur şanıyla,
Her cümleye, hatta söze bir tahrir
Koyuyor meydanda, büyük muharrir.
Tahrirler kallavi, kalemi zehir
Saçıyor meydanda, sönük muharrir.
Durumdan vazife çıkarabilir,
Kaç yıl oldu Koca Kurt, sen uçmağa varalı;
Gaflet gaflet üstüne, ihanetler sıra.
Türkler yine perişan, yine gönül yaralı.
Türkeli’ni sorarsan, bilmem ki ne söylesem:
Batı Trakya perişan, ya Uygur’a ne desem…
Dede Korkut öğüt verip;
"Zarar sana, bana" dedi.
Düşman güler, hem çok ayıp,
“Uymayın şeytana” dedi.
Birlikte dostça yürürken,
Gençosmanoğlu adlı Türk soyunun Bozkurtu;
Tanrı katına uçtu, asrın Dede Korkut’u.
Cenkten geri durmayan yağız bir çeri idi,
Kılıç gibi kullanır, kalemi seri idi.
Mabetler ağlamaz, sen ağlasaydın;
İmanla kalbine nur bağlasaydın.
Tevekkülle girip “Aksa” içine;
Yeter ki kalbini pek dağlasaydın.
Miskinlik ütünde, sızar fistanlı;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!