Hamdolsun toplandık, şükür içinde;
Düğün dernek, toyumuza; maşallah!
Alkışı bol, şakır şakır içinde,
Düğün dernek, toyumuza; maşallah!
Uzaktan, yakından konuklar gelmiş;
Ayrılık nedense hep güzün gelir;
Daldan ayrılarak düşen yapraklar.
Bütün canlılara bir hüzün verir,
Yelde savrularak düşen yapraklar.
Bir zaman yemyeşil, hayat kokardı,
Çığlıklar atsan da ne işe yarar;
Bir çıtırtı bile duyan olmazsa.
Güzellerle dolsa dünya ne çıkar:
"Seni seviyorum" diyen olmazsa...
Bir kere duysaydım, iki kelamı,
Dinleyin ey yârenler, Sizlere tanıtayım,
Vatanın bir köşesi, Düzce’yi anlatayım.
Doğudaki komşusu Zonguldak ili vardır;
Batısında Sakarya, güneyde Bolu vardır.
Bir avuç bulgurun, bir batman gibi;
Döküldüğü koca kazana bakın.
Usul, erkan bilmez, yoktur edebi;
Her lafa atlayan sazana bakın.
Ne ar bilir, ne de hayâ
Edep Yâ Hû! Edep Yâ Hû!
Ele talkın verir güya;
Edep Yâ Hû! Edep Yâ Hû!
Bilinmez mi? Çok ayıptır;
Dost gelir, işten eder;
Aç gelir aştan eder.
Kahrolası bulutlar,
Bizi güneşten eder.
Ne olursun dokunma,
Neyleyim seni,
Gördü gözlerim.
Değdikçe yaktı,
Ela gözlerin!
Ah yana yana!
Sen oradan ben buradan;
Ha bir gayret, buluşuruz.
Engeller kalkar aradan;
Elbet bir gün erişiriz.
Alın teri ile ekmek yiyeniz,
Harama uzanmaz elimiz bizim.
Dedikodu, fitne, gıybet bilmeyiz;
Söylerse hak söyler, dilimiz bizim.
Garip meczup dahi Hakk'a çağırır,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!