Kelebekler gibi kanat çırparak,
Çiçek bahçesine uçtu bu gönül.
Bahçeyi bezemiş gonca gülleri
Görünce kendinden geçti bu gönül.
Dikenin yanından yaprağı aştı,
Yüreklerde hüzün var.
Issız sokaklar gibi.
Gönüllerde hazan var,
Solmuş yapraklar gibi.
Belli ki çoktandır aç,
Ayrılık şerbeti içecek misin?
Bu kara sevdadan geçecek misin?
Ondan uzaklara gittin, kabul et.. .
Kendinden uzağa gidecek misin?
Sevdadan ötesi karadan kara,
İşte bir nasihat, hem de derinden:
Dikenleri gülden saymam erenler!
Havada uçuşan kopup yerinden,
Gönülsüze gönül koymam erenler!
Coşkun ırmak gibi akmayı bilmem,
Siyasetin bir cilvesi;
Solu gördük, sağı gördük.
Ehven-i şer bilmecesi,
Talan olmuş bağı gördük.
Şarktan mağribe yürürken;
Tanıtayım köyün güzellerini;
Hepsi ayrı güzel, nazlı peridir.
Söyleyeyim bir bir hünerlerini,
Kimi esmer, kumral, kimi sarıdır.
Nereden başlasam, nasıl söylesem:
Hayalin karşımda mahzun duruyor,
Helal et hakkını canım sevgilim!
Elveda demeye dilim varmıyor;
Helal et hakkını canım sevgilim!
Aşkın alev alev kalbimi sardı,
Ah dostlarım, ben her zaman böyleyim.
Darılmak yok ama, yine söyleyim.
Hamam eski, tas eskidir neyleyim;
Gönlümde burukluk, içimde yara;
Hevesimiz kaldı gelen bahara!
Kimi ana, kimi bacı, kimi eş;
Bütün günler sizin olsun Hanımlar!
Karanlık dünyaya doğan bir güneş;
Her zaman da böyle kalsın Hanımlar!
Savaşta varsınız, barışta zahir;
Hedefler, koşmak için.
Sel gibi coşmak için.
Menzile giden yolda,
Engeller aşmak için.
Bazen menzil görülmez;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!