Yaralının yarasını
Sarmak dahi ibadettir
Serçe kuşun yuvasını
Yapmak dahi ibadettir
Edep ile,haya ile
Kemlik getirmeden dile
Sevgi ile bir gönüle
Girmek dahi ibadettir
İnsanın elinde teber
Kendi nefsine hükmeder
Kin ile kibire neşter
Vurmak dahi ibadettir
Küslük kalkınca aradan
Gönüller etmezmi bayram
Misafire izzet ikram
Yapmak dahi ibadettir
Çalışıp,gayret eylemek
Can doyurup sofra sermek
Ağlayan canı güldürmek
Gülmek dahi ibadettir
Yük altında kıvranana
Hızır oluıp edl atsana
Bir güzel söz melhem cana
Sürmek dahi ibadettir
Kimseye vermeden zahmet
Çaresize eyle medet
Anaya,Babaya hürmet
Etmek dahi ibadettir
Yoldaşın yolda bırakma
Yük olup sırtına çıkma
Helal kazanç, helal lokma
Yemek dahi ibadettir
İki canın arasını
Silerek gönül pasını
Bir mazlumun çırasını
Yakmak dahi ibadettir.
Merhametli olan kişi
Daim güzelliktir işi
Yol üstünde kara taşı
Almak dahi ibadettir
Yakıp yıkmadam dünyayı
Def edip derdi belayı
Yatağında bir hasyatı
Sormak dahi ibadedttir
Dört bir yana sevginle bak
Yüzün temiz,gönlünde ak
Yalandan dolan dan uzak
Durmak dahi ibadettir
Zulmedeni derde salmak
İkiliği taşa çalmak
Saygı ile selamlamak
Sarmak dahi ibadettir
Şimdi kırgın,küskün canı
Derya olmuş akar kanı
Bunca feryadı, fiğanı
Duymak dahi ibadettir
Gayret ile engeli aş
Dostun kervanına ulaş
Hak yolunda bir damla yaş
Dökmek dahi ibadettir
Temizliğe önem vermek
Temiz ahlak,temiz emek
Temiz yaşamak,giyinmek
Yunmak dahi ibadettir
Hemi gökte hemi yerde
Düğnyadaki her bir nesne
Gece,gündüz ibadette
Görmek dahi ibadettir
Balta vurmadan çınara
Yakmadan ateşe nara
Vicdanen doğru karara
Varmak dahi ibadettir
Mazlumu korudu güya
Ateş yağdırdı dünyaya
Doğan Baba bu kavgaya
Girmek dahi ibadettir.
Ozan Doğan Can Baba
Şaşkını, düşkünü yolun başında
İkrar böylemiydi, yol böyle miydi
Fitne oynar kipriğinde,kaşında
İkrar böyle miydi, yol böyle miydi
Gönlünde kelam yok, sazdan habersiz
Dört kapı, kırk makam özden habersiz
Teşten, ocaktan, közden habersiz
İkrar böyle miydi, yol böyle miydi
Asalet atının nalları düşmüş
Darbe yemiş dağdan,dağa sürülmüş
Babadan oğula nerde görülmüş
İkrar böyle miydi, yol böyle miydi
Erkana oturur elinde yazı
Aklında tutamaz üç, beş duazı
Kulağımda çınlar sesi, avazı
İkrar böyle miydi, yol böyle miydi
Şahım Ali dahi bunu söyledi
Övünme babanla, atanla dedi
Torlayıp, toplayan oturdu yedi
İkrar böyle miydi, yol böylemiydi
Canım ben sözümü şimdi söylerim
Gerçeği gününde beyan eylerim
On sene, yüz sene sonra neylerim
İkrar böyle miydi, yol böyle miydi
Ozan Doğan Can Baba
Ey erenler yıllar oldu
Kurban gönlüm köyde kaldı
Yaş geçti kemali buldu
Kurban gönlüm köyde kaldı
Koskoca Laloğlu köyü
Şenlikti düğünü, toyu
Meryem ana soğuk suyu
Kurban gönlüm köyde kaldı
Kışın cirit,yazın yarış
Her yer çiçek karış, karış
Hepsi hayal, hepisi düş
Kurban gönlüm köyde kaldı
Yağlı zerfet, ekmek aşı
Yağda yaparlardı bişi
Koyu kuzu çeşme başı
Kurban gönlüm köyde kaldı
Büyü küçük sevği,saygı
Hem bereket oradaydı
Yoksulluk vermezdi kayğı
Kurban gönlüm köyde kaldı
Can Baba sözlerim bitmez
Gayri elim, kolum yatmez
Yıkık evim, bacam tütmez
Kurban gönlüm köyde kaldı
Ozan Doğan Can Baba
Sana yalvarıyom sana Yaradan
Ver muradım koyma beni muratsız
Arşı, kürşü yeri, gögü yaradan
Ver muradım koyma beni muratsız
Şahı Merdan Murtezanın aşkına
Fadime ananın gözü yaşı aşkına
Şah şehidi Kerbelanın aşkına
Ver muradım koyma beni muratsız
Hacı Bektaş erenlerin aşkına
Kızıl Deli Balım Sultan aşkına
Yardım eyle bu Can Baba şaşkına
Ver muradım koyma beni muratsız
Ozan Doğan Can Baba
Kim yanmaz ki Hüseyinin derdine
Hanği yürek sızlamaz bu yaraya
İnsan olan sorsun kendi kendine
Böyle ferman yakışırmı gedaya
Hasan, Hüseyini eyleyince yad
Dökeriz göz yaşı eyleriz feryad
Bu yola gidenler oldu be murad
Can verdiler uğrunda bu sevdaya
Dünyada yaşamak oldu bir bela
Her gün bir katliyam her gün kerbela
Kimi can almaya olmuş mutbela
Kan akıyor ta Ademden buraya
Tekbir ile kıyılırken insana
Acımadan ateş verirler cana
Hele bakın şu feryada,fiğana
Türkü oldu söylenir Can Babaya
Ozan Doğan Can Baba
Geda; iyi insan manası taşır.
Desti kerbelaya bir duman çökmüş
Dumanın içinde bende olaydım
Kanadı yaralı turna misali
Uçmiyaydım bir çalıya konaydım
Durayıdım Hüseyinin başına
Kolum koyup baş altınada taşına
Siper olup sinesine döşüne
Yaralanıp al kanlarda kalaydım
Yarsaydım Fıratı bir boydan boya
Masumlar, mazlumlar varaydı suya
İçeydi suyundan hem doya,doya
Yanmış yüreklere derman olaydım
Zalimi, zülümü salaydım derde
Mazlumun önünde olaydım perde
Elşinde zülfikar Murteza nerde
Canlar ahu zarda haber vereydim
Şefaat etmesin Rabbim bunlkara
Mahşerde yüzleri karadır, kara
Fadime anayla duraydım dara
HZ.Hüseyinin davasını göreydim
Bin yıldır Hüseyin iki parçada
Başı Şamda bedeni Kerbelada
Ehlibeyit yasta canlat fiğanda
Varıp dergahına yüzler süreydim
Hz. Hüseyinin başı, Süriye Şam daki
Emevi camisini içerisinde kafesle çevrili bir
bölümde, vucudu ise Kerbeladaki türbesinde
bulunmaktadır. Bin yıllardır baş bedenden ayrıdır.
Bu da acıları biraz daha katmerleştirmektedir
Ozan Doğan Can Baba
Özü ile,sözü ile
Kendini bilen Alidir
Açılmış can gözü ile
Alemi gören Alidir
Emeği var helel ile
Cemali benzer kandile
Doğmuş Hakkın nuru ile
Menzile varan Alidir
Haksızlığa eymeden baş
Güzelliğe olmuş kardaş
Sofrasına bir lokma aş
Getirip koyan Alidir
İlmi rehber etmiş ise
Hakkı cemalde görmüş ise
İnsana kıymet vermiş ise
Gözetip soran Alidir
Gel bu kini,kibiri at
Güzellikte vardır murat
Adam gibi iki evlat
büyütüp gören Alidir
Ali dört kapının başı
Al ilminden sende taşı
Can Baba bacı, kardaşı
Bir canda gören Alidir
Ozan Doğan Can Baba
Tokat vilayeti Erbaa kazanın
Cennetten bir köşe çölü kalmamış
Her yanın bağ, bostan dağın, ovanın
Kuru bir ağacın, dalın kalmamış
Bize rehber oldu Kadim canımız
Dergaha götürdü Hasan hocamız
Gönül defterine her bir anımız
Böyle hizmet gören erin kalmamış
Keçeci dediğin bir ulu veli
Derde derman olmuş uzanan eli
Döküşmüş yaprağı kurumuş dalı
Bozulmuş bostanın,gülün kalmamış
Koca köy içermiş buz gibi suyun
Bulanmış, körelmiş koca bir kuyun
Genede Hü dedim içtim dolusun
İçtim içilecek halin kalmamış
Varıp niyaz ettim kırık kapını
Gördüm viraneye dönen yapını
Sevgisiz, sevdasız gördüm hepsini
Hizmeti görecek erin kalmamış
Bir harabe gördüm tam orta yerde
Koca bir dikenlik beklerler darda
Erenler eskiden cem etmiş burda
Susmuş bülbüllerin dilin kalmamış
Müslüm Pehlivanın koca evinde
Kadehler dolandı meydan yerinde
Her kes benliğinde kendi halinde
Edebin, erkanın,yolun kalmamış
Doğan Canım ne çok kafayı yordum
Neyi hayal ettim bak neyi gördüm
Varıp bir kenarda seyrana durdum
Seni dinliyecek bir can kalmamış
Ozan Doğan Can Baba
Övünme başkasının,
Marifeti işiyle,
Herkes kendi lokmasını,
Keser kendi dişiyle.
Kelamlar
İtikat boğazdan geçer,
Güçlenir gönül şen ise.
Nice menzilleri aşar,
Can cesede ayar ise.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!