Doğan Türkdoğan Şiirleri - Şair Doğan Tü ...

Doğan Türkdoğan

Yaralının yarasını Sarmak dahi ibadettir Serçe kuşun yuvasını Yapmak dahi ibadettir Edep ile,haya ile Kemlik getirmeden dile Sevgi ile bir gönüle Girmek dahi ibadettir İnsanın elinde teber Kendi nefsine hükmeder Kin ile kibire neşter Vurmak dahi ibadettir Küslük kalkınca aradan Gönüller etmezmi bayram Misafire izzet ikram Yapmak dahi ibadettir Çalışıp,gayret eylemek Can doyurup sofra sermek Ağlayan canı güldürmek Gülmek dahi ibadettir Yük altında kıvranana Hızır oluıp edl atsana Bir güzel söz melhem cana Sürmek dahi ibadettir Kimseye vermeden zahmet Çaresize eyle medet Anaya,Babaya hürmet Etmek dahi ibadettir Yoldaşın yolda bırakma Yük olup sırtına çıkma Helal kazanç, helal lokma Yemek dahi ibadettir İki canın arasını Silerek gönül pasını Bir mazlumun çırasını Yakmak dahi ibadettir. Merhametli olan kişi Daim güzelliktir işi Yol üstünde kara taşı Almak dahi ibadettir Yakıp yıkmadam dünyayı Def edip derdi belayı Yatağında bir hasyatı Sormak dahi ibadedttir Dört bir yana sevginle bak Yüzün temiz,gönlünde ak Yalandan dolan dan uzak Durmak dahi ibadettir Zulmedeni derde salmak İkiliği taşa çalmak Saygı ile selamlamak Sarmak dahi ibadettir Şimdi kırgın,küskün canı Derya olmuş akar kanı Bunca feryadı, fiğanı Duymak dahi ibadettir Gayret ile engeli aş Dostun kervanına ulaş Hak yolunda bir damla yaş Dökmek dahi ibadettir Temizliğe önem vermek Temiz ahlak,temiz emek Temiz yaşamak,giyinmek Yunmak dahi ibadettir Hemi gökte hemi yerde Düğnyadaki her bir nesne Gece,gündüz ibadette Görmek dahi ibadettir Balta vurmadan çınara Yakmadan ateşe nara Vicdanen doğru karara Varmak dahi ibadettir Mazlumu korudu güya Ateş yağdırdı dünyaya Doğan Baba bu kavgaya Girmek dahi ibadettir. Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Şaşkını, düşkünü yolun başında İkrar böylemiydi, yol böyle miydi Fitne oynar kipriğinde,kaşında İkrar böyle miydi, yol böyle miydi Gönlünde kelam yok, sazdan habersiz Dört kapı, kırk makam özden habersiz Teşten, ocaktan, közden habersiz İkrar böyle miydi, yol böyle miydi Asalet atının nalları düşmüş Darbe yemiş dağdan,dağa sürülmüş Babadan oğula nerde görülmüş İkrar böyle miydi, yol böyle miydi Erkana oturur elinde yazı Aklında tutamaz üç, beş duazı Kulağımda çınlar sesi, avazı İkrar böyle miydi, yol böyle miydi Şahım Ali dahi bunu söyledi Övünme babanla, atanla dedi Torlayıp, toplayan oturdu yedi İkrar böyle miydi, yol böylemiydi Canım ben sözümü şimdi söylerim Gerçeği gününde beyan eylerim On sene, yüz sene sonra neylerim İkrar böyle miydi, yol böyle miydi Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Ey erenler yıllar oldu Kurban gönlüm köyde kaldı Yaş geçti kemali buldu Kurban gönlüm köyde kaldı Koskoca Laloğlu köyü Şenlikti düğünü, toyu Meryem ana soğuk suyu Kurban gönlüm köyde kaldı Kışın cirit,yazın yarış Her yer çiçek karış, karış Hepsi hayal, hepisi düş Kurban gönlüm köyde kaldı Yağlı zerfet, ekmek aşı Yağda yaparlardı bişi Koyu kuzu çeşme başı Kurban gönlüm köyde kaldı Büyü küçük sevği,saygı Hem bereket oradaydı Yoksulluk vermezdi kayğı Kurban gönlüm köyde kaldı Can Baba sözlerim bitmez Gayri elim, kolum yatmez Yıkık evim, bacam tütmez Kurban gönlüm köyde kaldı Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Sana yalvarıyom sana Yaradan Ver muradım koyma beni muratsız Arşı, kürşü yeri, gögü yaradan Ver muradım koyma beni muratsız Şahı Merdan Murtezanın aşkına Fadime ananın gözü yaşı aşkına Şah şehidi Kerbelanın aşkına Ver muradım koyma beni muratsız Hacı Bektaş erenlerin aşkına Kızıl Deli Balım Sultan aşkına Yardım eyle bu Can Baba şaşkına Ver muradım koyma beni muratsız Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Kim yanmaz ki Hüseyinin derdine Hanği yürek sızlamaz bu yaraya İnsan olan sorsun kendi kendine Böyle ferman yakışırmı gedaya Hasan, Hüseyini eyleyince yad Dökeriz göz yaşı eyleriz feryad Bu yola gidenler oldu be murad Can verdiler uğrunda bu sevdaya Dünyada yaşamak oldu bir bela Her gün bir katliyam her gün kerbela Kimi can almaya olmuş mutbela Kan akıyor ta Ademden buraya Tekbir ile kıyılırken insana Acımadan ateş verirler cana Hele bakın şu feryada,fiğana Türkü oldu söylenir Can Babaya Ozan Doğan Can Baba Geda; iyi insan manası taşır.

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Desti kerbelaya bir duman çökmüş Dumanın içinde bende olaydım Kanadı yaralı turna misali Uçmiyaydım bir çalıya konaydım Durayıdım Hüseyinin başına Kolum koyup baş altınada taşına Siper olup sinesine döşüne Yaralanıp al kanlarda kalaydım Yarsaydım Fıratı bir boydan boya Masumlar, mazlumlar varaydı suya İçeydi suyundan hem doya,doya Yanmış yüreklere derman olaydım Zalimi, zülümü salaydım derde Mazlumun önünde olaydım perde Elşinde zülfikar Murteza nerde Canlar ahu zarda haber vereydim Şefaat etmesin Rabbim bunlkara Mahşerde yüzleri karadır, kara Fadime anayla duraydım dara HZ.Hüseyinin davasını göreydim Bin yıldır Hüseyin iki parçada Başı Şamda bedeni Kerbelada Ehlibeyit yasta canlat fiğanda Varıp dergahına yüzler süreydim Hz. Hüseyinin başı, Süriye Şam daki Emevi camisini içerisinde kafesle çevrili bir bölümde, vucudu ise Kerbeladaki türbesinde bulunmaktadır. Bin yıllardır baş bedenden ayrıdır. Bu da acıları biraz daha katmerleştirmektedir Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Özü ile,sözü ile Kendini bilen Alidir Açılmış can gözü ile Alemi gören Alidir Emeği var helel ile Cemali benzer kandile Doğmuş Hakkın nuru ile Menzile varan Alidir Haksızlığa eymeden baş Güzelliğe olmuş kardaş Sofrasına bir lokma aş Getirip koyan Alidir İlmi rehber etmiş ise Hakkı cemalde görmüş ise İnsana kıymet vermiş ise Gözetip soran Alidir Gel bu kini,kibiri at Güzellikte vardır murat Adam gibi iki evlat büyütüp gören Alidir Ali dört kapının başı Al ilminden sende taşı Can Baba bacı, kardaşı Bir canda gören Alidir Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Tokat vilayeti Erbaa kazanın Cennetten bir köşe çölü kalmamış Her yanın bağ, bostan dağın, ovanın Kuru bir ağacın, dalın kalmamış Bize rehber oldu Kadim canımız Dergaha götürdü Hasan hocamız Gönül defterine her bir anımız Böyle hizmet gören erin kalmamış Keçeci dediğin bir ulu veli Derde derman olmuş uzanan eli Döküşmüş yaprağı kurumuş dalı Bozulmuş bostanın,gülün kalmamış Koca köy içermiş buz gibi suyun Bulanmış, körelmiş koca bir kuyun Genede Hü dedim içtim dolusun İçtim içilecek halin kalmamış Varıp niyaz ettim kırık kapını Gördüm viraneye dönen yapını Sevgisiz, sevdasız gördüm hepsini Hizmeti görecek erin kalmamış Bir harabe gördüm tam orta yerde Koca bir dikenlik beklerler darda Erenler eskiden cem etmiş burda Susmuş bülbüllerin dilin kalmamış Müslüm Pehlivanın koca evinde Kadehler dolandı meydan yerinde Her kes benliğinde kendi halinde Edebin, erkanın,yolun kalmamış Doğan Canım ne çok kafayı yordum Neyi hayal ettim bak neyi gördüm Varıp bir kenarda seyrana durdum Seni dinliyecek bir can kalmamış Ozan Doğan Can Baba

Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Övünme başkasının,
Marifeti işiyle,
Herkes kendi lokmasını,
Keser kendi dişiyle.


Devamını Oku
Doğan Türkdoğan

Kelamlar

İtikat boğazdan geçer,
Güçlenir gönül şen ise.
Nice menzilleri aşar,
Can cesede ayar ise.

Devamını Oku