düşürdüm
bir daha bulamadım
çocukken delik cebimde taşıdığım
mutluluğun yerini"
hürmet ederim ben
yalnız başına kalan uzaklık müptelalarına
güneş kokusu alanlara
hakikat tohumu ekenlere
bunu bozkırda ayazda yapanlara
ve bunu umudun olmadığı yerde umut ile yapanlara
Lanet şehrin içinde boğulan
Yeleleri doğuştan lekeli o atın
Son isteğiydi belki duyduğum
Koş dedi koş
Sonsuz yeşilliğe sonsuz yeşilliğe sonsuz yeşilliğe
ötmeyen kuşları sevdik
kanadı kırık kuşları
gözü dağda saksıdaki çiçekleri
sevdik sevdik içimizden
ağladık hasrete
istemedik ağlamasın
"yapma gönül
yapma
çocuklara turnalara ağlıyorum ben
dayanamam gayrısına"
Benin durduğum yer sana yakındı
Yakınlar sıcaktı
Yakınlar bana kuş uçumu
Senin durduğun yer bana yakındı
Ben o zamanlar kuştum
Yaşlı çiçekleri okşadım
Başlarından
Saçlarından
Şairim diye toprak bilip
Çocuklarını
Döküverdiler ellerime
kuşlara hal hatır sordum bugün
merhaba dedim toprağa
dallarını okşadım komşum akasyanın
önümdeki dereden su içip teşekkür ettim
uzun uzun dinledim rüzgarın yağmurun şarkısını
ve yine uzak durdum insandan
insanın yarısı yanar
yarısı donar dediler
yanan yeri aşktır dediler
benim her iki yanım yanıyor dedim
sen mecnunsun dediler"
zamana kırgınım
ben mi onu koşturuyorum
o mu beni bilmiyorum
ona kırgınım beni geç uyandırdığı için
o bana kırgın hala uyanmadığım için
ona kızgınım önümü göstermediği için
Yüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...