her yerde herkese yabancıyım
bilinmeyen bir lisanda sözlerim
kestim dilimi ağzım yapış yapış kan
inatla oynuyorum hayatla
bilmiyorum zar tutmayı
yenilgi hep bana şeref hep bana
hürmet ederim ben
yalnız başına kalan uzaklık müptelalarına
güneş kokusu alanlara
hakikat tohumu ekenlere
ve bunu bozkırda ayazda yapanlara
ve dahi kuşlar yokken var gibi yapanlara
içimde dalları çiçeğe durmuş bir bahar
dışarısı kış ne çare
güvercinleri sevdim
kırlangıçları tarla kuşlarını
lakin alçak uçuyor alıcı kuşlar
ve muhabbetin de sürü
onlar öldü
çoluk çocuk öldü diyorum anne
bin parça bin uçurtma doldu gökyüzü
bin gerdanı al turna daha uçtu gitti uzak ellere
dönülmez ellere bilinmez ellere
bizim yatacak yerimiz yok sanırım anne
velakin çocuk gülüşüdür omuzlarımızdaki yük
ve ceplerimizde uzak diyar kuşları için yazılan mektup
yüzümüzdeki hüzün kandırmasın sizi
içimizde tomurcuk tomurcuk bir bahar"
boş yere gülüyorsun dedi
neye güldüğümü bilmeden
oysa gülüyordu çocuklar
ağaçlar yine çiçek açmıştı
ve yenicek öpmüştüm ananım ekmek kokan elini
çok yaşa demişti bana
günahsa bir canlının canını yakmak
ki öyle olmalı
olacaksa bir günah
sadece bu olmalı
ne garipti
güvercinlerin
şahitlik edercesine zamana
bu şehri hala terketmemesi
Yüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...