ya evlat
işte böyledir hayat
yok ya dedirtir adama
namus diyen orospu çıkar
hacı dinsiz
siyasetçi hırsız
yağmurda tellere sıralanmış kırlangıçlar gibiydik
sımsıkı sıcacık bir arada
sevecen masum ve ne güzeldik
uçuverdik havaya
zaman içinde zamansız
hürmet ederim ben
yalnız başına kalan uzaklık müptelalarına
güneş kokusu alanlara
hakikat tohumu ekenlere
bunu bozkırda ayazda yapanlara
ve bunu umudun olmadığı yerde umut ile yapanlara
"muhtemelen hayat
muhtemelen açan bin renk çiçek vardı
yanan o ağaç altında
iti puştu çıldırtan"
Lanet şehrin içinde boğulan
Yeleleri doğuştan lekeli o atın
Son isteğiydi belki duyduğum
Koş dedi koş
Sonsuz yeşilliğe sonsuz yeşilliğe sonsuz yeşilliğe
ötmeyen kuşları sevdik
kanadı kırık kuşları
gözü dağda saksıdaki çiçekleri
sevdik sevdik içimizden
ağladık hasrete
istemedik ağlamasın
Çağırdılar beni
Yakmışlar ateşleri
Buyur dediler
Buyur eyledim
Yine mi sen dediler
Evet yine ben dedim
"yapma gönül
yapma
çocuklara turnalara ağlıyorum ben
dayanamam gayrısına"
Benin durduğum yer sana yakındı
Yakınlar sıcaktı
Yakınlar bana kuş uçumu
Senin durduğun yer bana yakındı
Ben o zamanlar kuştum
Yaşlı çiçekleri okşadım
Başlarından
Saçlarından
Şairim diye toprak bilip
Çocuklarını
Döküverdiler ellerime




-
Başak Öztürk
Tüm YorumlarYüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...