Tehlikeli bir günlük.
Ve roman'ın Batı'dan gelişiyle hiç bir ilgisi yok.
İşte. normal hayatta hiç görülemeyecek tipte
‘En yaşlı bazıları’ koyuluyor küvezlere:
Tuhaf bir merhamet anlayışı, savaşlarla yoğrulan için.(3)
_-Les Revenants (2)
Bitkiler giriyor dolanıyor bazı insanların içlerine
Ve ben kabul edemem
Gece gece
ansızın bir ağaç:
Bize öyle geliyor.
Ve, ah şu pencere.
Garibim nefes alır verir gündüze
yeryüzü biraz daha nefes
alsın diye savaşlar içinde.
Biz ne yapıyoruz.
Bitkileri içimize yerleştiriyoruz:
Ötenazinin suçunu buna yıkabiliyor Şekerfare,**
'Olaylar' ve 'Düşünceler'
hakkındaki 'mahzen' edebiyatıyla...(1) --zaman fısıltısı nr.1
Daha ileri götürülecek yaratıcılığı varmış.
İnsan,
zaaflarını kabul edip dile getirince bunu;
matah bir şey oluyor.
İyi, güzel ama.
Ama el işlerken eli işletip
bir yandan da gömülmeler umutsuzluğa;
ne çeşit bir acizliktir,
zamanı iteleyip?
Aklım ermiyor.
Gördükçe,
kat be kat artıyor enerji
2.
Sanatçının sanatçıya kıskançlığı olabilir mi?
Bitkiyi içine soktuysa....
:gaipten zaman fısıltısı nr.2 ---zaman fısıltısı nr.2
; 'Bir Tutku'nun içinde olmak sana İyi gelebilir.
Ama Tutku senin içindeyse bu hiç İyi değildir. '***
*
Roman romandır.
'Şiir bitti, artık sadece roman var'
diyen edebiyatçılar da,
üç beş orda burda zıpır ekranlarda, türemiş olabilir.
Ama hala 'bir şair'* demiyor bunu.
Üstüne üstlük,
bir şiirin bile
roman olabildiği şu yeryüzünde! ! .....
3.
Öyle bir şey geliyor ki bana; düşünüyorum da,
insanlar gidiyor bazı bazı,
geriye.
'Ölüm, bunun için mi verildi? '
diyen kişi var, ama az,
aralarında.
Bir put gibi mesihtir artık İsa.
İnsan olarak bir düşüncemi aktarayım.
Bir insanoğlu iyi şeyler yaparsa,
amacı şudur ki takibedenin;
yan cebine sokuşturup hem de yan yan, saman altından gevişler getirmek değildir.
İşte;
deve ve bitki,
dahi güvercin.. eşlendi bu noktada! !
İkisi de güzel, aslında.
Üçü de…
Çirkin olan mı? o kim... (!)
4.
İlk roman’ın son almaya yüz tuttuğu yerde,filizlenmeyip bile,
-ve çünkü- kainatı toza dumana katan atlılar vardır Caedmon! (5)
Ha Rondelet’lerle, ha şiirle (4)
Ama hep savaşırlar zirvenin, tüylü kalemleriyle.
Şarkılar ve danslar arasında tepinememek kötü,
ilahi bir ilhama uğramaksa iyi.
Nötr bir haldesin, şu halde?
Ama bundan bile şüphe duymayalım, hadi neyse.
Neden, çünkü ilham, ilhamdır belki?
Sarf ilham, özerk midir ki?
Ama bak, şarkılar söyleseydin, ‘olasılık dahilinde mutlaka’ o sen olurdun.
Diğer açıdan düşününce ama,
sıkılmamış olsaydın şarkılardan, bu şiiri de yazamazdın.
Kayıt Tarihi : 11.2.2007 02:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
*tek bir kişiyi anlatmıyor, genel yargı **'Düşünceler bizim,olaylar bizim değiller.'hamlet III. Perde Sahne II'den ***w.blake'in masumluk kehanetleri'nden (1) “mehzen edeb.” kullanılışıyla ilgisi yok şiirdeki kullanılışın. (2) eski tuhaf bir Fransız filmi. Zombi gibi yaşlılar dolaşır. Teslimiyetçi zihniyetle ölüme doğru giderler. kimse de engel olmaz. (3) Savaşlarla yoğrulan’la, tuhaf merhameti sergileyen aynı kişi(ler) (4) rondelet: Yedi mısralı ek bendden meydana gelen Fransız nazım şekli http://www.siirakademisi.com/sozr.asp (5) Bu şahsı, şahsen, türetmelerin başlangıcındaki üretme kelimelerime yol açıcı, tasarladığım bir gemi’ye –geminin isminin bir yarısı’na- fikir babalığı yapmadan az önce tanımıştım, öyle hatırlıyorum. Garip biri. hK. Pek az bilgi var ama öyle böyle işte. Buraya bazı kısa notlar aldım ekliyorum: Caedmon anglo-saxon ingilteresinde hristiyan literatürü içerisinde sayabileceğimiz ilk mısraların şairi. ingiliz literatürünün ilk şiiri için (bkz: beowulf) . ancak beowulf bir anglo-saxon monku tarafından yazılmış olduğu düşünülse de, pagan ögeleri taşıyan, bunu da ölümden sonra yaşamın olmamasından çıkarabileceğimiz bir destanımsıdır. caedmon'un hikayesi ise şöyledir; kendisi yorkshire'da yaşayan, tembel ve pek bilgili olmayan bir adamcağızdır. bir gece, şehrinde bir festival düzenlenirken ve şarkılar söylenirken, kendisi hiçbir şarkıya eşlik edemediği ve bu amatör eğlenceye bir katkıda bulunamadığı için kendinden utanır, bi barakaya girer ve uyur. uykusunda mistik bir ses duyar, aralarında geçen diyaloğun ingilizcesini ve amatörce bir tercümesini de aktarmak gerekirse: mistik ses: sing! {şarkı söyle! } caedmon: i cannot sing, and that's why i left the feast and came here. {ben şarkı söylemem ve festivali terk edip buraya gelmemin sebebi budur.} mistik ses: nevertheless, you shall sing to me. {yine de bana şarkı söylemelisin.} caedmon: what shall i sing? {ne söyleyeyim? } mistik ses: sing me the song of creation! {bana yaradılışın şarkısını söyle! } ve ardından caedmon daha önce hiç duymadığı dizeler söyler. dizelerin de içeriği aşağı yukarı şöyle; 'şimdi, cennet aleminin/krallığının* koruyucusuna, yaratıcının kudretine ve onun aklının düşüncesine şükretmeliyiz; insanlığın babasının eseri, o ki, sonsuz tanrı, her mucizenin başlangıcını yaradan o'dur.' ingilizcesi; 'now, we must praise the guardion of the kingdom of heaven, the might of the creator and the thought of his mind; the work of the father of men, as he, the eternal lord, formed the beginning of every wonder.' dizelerin orjinali eski ingilizcedir. beni en çok etkileyen bu mistik sesle, caedmon arasında geçen diyalogtur. daha ilk iki satırda aklıma ilk düşen hz. muhammed'in cebraille olan diyalogudur. - oku, allahın adıyla oku. (sing, sing me the song of creation.) - ben okuma bilmem ki. (i cannot sing.) bu satırların 670 gibi yazıldığı kabul edilmektedir. arada benim sandığım gibi bir bağlantı varsa eğer çözmek için biraz daha araştırma yapmam gerekiyor. şimdilik bildiklerim bunlar ve bir de the venerable bede bu şiir için 'divinely inspired.' demiş. (ilahice ilhamlanılmış) gelecekle ilgili ilham verici ya da kehanet gibi bir şey kabul ettiğini düşünüyorum the venerable bede'in de bunu. neyse, hayırlısı neyse o olsun.. The Venerable Bede (Caedmon’u anlatırken adı geçmişti, o da anlaşılsın diye ekliyorum) ünlü ingiliz * tarihçi. en önemli eseri ecclesiastical history of the english people'dır. beş ciltten oluşan bu eserde bede julius caesar'ın 55-54 bc'deki kuşatmalarından, roma'dan 597 yılında misyonerlik amaçlı gelen saint augustine'a kadar ki british tarihini anlatır. bede'nin bu yazıları o zamanın tarihini anlatan en iyi eser olarak bilinir. bazıları onu orta çağ'ın en iyi tarihi eseri olarak adlandırır. ingiliz tarihinin babası olarak bilinen, 673-735 seneleri arasında yaşamış bi hristiyan monku. o dönemde avrupanın en bilgili adamıdır ve eseri de orta çağın başlarını en güzel anlatan eser olarak kabul edilir. caedmon ile ilgili ettiği laf üzerine oturup düşünmek gerekir. Eksisozluk şiirin şekilsel orj. için www.blogcu.com/cic/

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!