10 Ciltlik Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi’nde
DURDU ŞAHİN
Şair ve yazar. 1 Haziran 1960, İsahacı köyü / Alaca / Çorum doğumlu. İlköğrenimini köyünde tamamladıktan sonra Çorum Endüstri Meslek Lisesi ve 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü (1989) bitirdi. 1992 yılında İslahiye’de başladığı öğretmenlik mesleğini 1995’ten itibaren Alaca’da sürdürdü.
İlk şiiri 1976’da Bizim Anadolu gazetesinde yayımlandı. 1976 yılından itibaren yazı ve şiirleri Bizim Ana ...
1) Disipline çok önem verirdi.
2) Daha hayatının baharında çilelerle yoğrulmuştu.
3) Şiire ilgisi çocukluk çağlarındayken başlamıştı.
Goncaları derendi,
Peygamber Efendimiz.
Zorluklara direndi,
Peygamber Efendimiz.
Her insana cömertti,
1) Üzerinde doğup büyüdüğümüz, ırmaklarında yıkanıp çayırlarında güreştiğimiz, soğuk sularını içip bağlarında bülbül seslerini dinlediğimiz, ovalarında koşup obalarında konakladığımız için çok seviyoruz.
2) Gücümüzü, gıdamızı, enerjimizi ona dayanarak,ona yaslanarak, ondan kuvvet alarak biriktirdiğimiz için çok seviyoruz.
3) Acılarımızı, sevinçlerimizi, hatıralarımızı, hayal kırıklıklarımızı, aşklarımızı, sevgilerimizi, mutluluğumuzu onun üzerinde yaşadığımız için çok seviyoruz.
4) Bayrağın, özgürlüğün, yaşamanın,yarışmanın, yazışmanın, çalışmanın ve kazanmanın tadını onun sayesinde tattığımız için çok seviyoruz.
5) Bütün Türk büyükleri onu sever de onun için çok seviyoruz.
6) Atalarımızdan emanettir, mirastır, bizlere kadar uzanan mesaj dolu sestir de onun için çok seviyoruz.
Durdu ŞAHİN: Önce şiir kitabınızın isminden başlayalım isterseniz. Neden 'Görkemli Denge? ' Açıklarsanız çok, seviniriz.
Arif Eren: 'Görkemli Denge' ile gökyüzündeki muhteşem düzeni işaret ederek, vahdet-i vücut düşünce sistemini anlatmak istedim. Bu düşünüşe göre, çokluk halinde görülen kainat, aslında bir birlikten ibarettir. Hiçbir kurala bağlı olmadan var olan, mutlak varlık, birdir. O da: Allah’tır.
Şiirde anlatılan gündüz ile gece ayrı iki kavram değildir. Bunlar birbirini tamamlayan bir bütündür. Allah, güzelliğini ve kudretini göstermek için, gündüz ile geceyi var etmiştir. İnsanların, hayvanların ve bitkilerin varlıklarını devam ettirebilmeleri için, gündüz kadar geceye de ihtiyaçları vardır. Geceyi uykuda dinlenerek geçirecekler, gündüzün taze bir güçle hayat mücadelesine yeniden başlayacaklardır. Gündüz Güneşi'yle, gece Ayı'yla insanoğlu için bir ibret aynasıdır.
'Görkemli Denge'nin diğer bir açıklama şekli de; Allah'ın yarattığı her şeyde gizli bir güzellik vardır. Dolunay yüzlü bir güzellik kraliçesi olan geceyi gündüz görmediği için, çirkin zanneder. Gece de gündüzü görmediği için, güneşin varlığından habersiz, gökyüzünü kendi mülkü olarak kabul eder. Buradan çıkacak netice insanın kendini beğenmesinin, başkasını küçük görmesinin, bölüşmek duygusunu kaybederek her şeyi sahiplenmesinin doğru olmadığı anlatılmaktadır. İnsanın kendisini başkasıyla mukayese etmek imkânı bulmadan kendi lehine karar vermesinin yanlışlığı belirtiliyor. Görmeden, araştırmadan, bilgi sahibi olmadan karar vermenin, cahilce bir davranış olduğunu, bu tür kararlardan kaçınılması vurgulanıyor. Bunlara ilaveten bir de bazı güçlerin, güzelliklerin gündüzle gecede olduğu gibi bir araya gelemeyeceği söyleniyor insanoğluna.
Yüzü yüreklerden ak,
Bayrak.
Diyor ki gururla bak,
Bayrak.
Saf, tertemiz, hep berrak,
Yurda aşıkla,
Varol Türkiye.
Ahlakla, aşkla,
Varol Türkiye.
Helalden doyup,
Gururla göklerde dalgalanansın,
Bizlere bitmeyen kıvançsın bayrak.
Yüce milletime güç veren kansın,
Seslen de dünyaya uyansın bayrak.
Oturanlara “yürü! ” demelisin,
Her kötülüğü unut diyen,
Bir bayram olmalı bu bayram.
Herkese vardır umut diyen,
Bir bayram olmalı bu bayram.
Güzelliklere alıştıran,
Hayat kısa,
Yol uzun,
Problem çok;
Anlayana, görene,
Allah var,
Gaile yok.
'Yiğit Töresi' 1954 yılında Osmaniyenin Toprakkale kasabasında doğan, 1974 yılında Osmaniye İmam-Hatip Lisesi'ni, 1978 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitiren, yazmaya 1985 yılında başlayıp, o günden bugüne kadar şiirleri Türkiye, Zaman, Bayrak Milli Gazete, Yeni Düşünce, Gündüz gibi gazetelerle Diyanet, Çınar, Altınoluk, Türkiye Çocuk, Diyanet Çocuk, Can Kardeş, Gül Çocuk ve Kıvılcım gibi dergilerle yayınlanan. 1995 yılında Türkiye Yazarlar Birliği taralından Çocuk Edebiyatı dalında 'yılın yazarı'seçilen ve yayınlandığı dönemlerde Osmaniye’den okuyucularının hizmetine sunduğu Güneysu Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmenliğini üstlenen, bu arada edebiyat öğretmenliği görevinden emekli olan değerli eğitimci, şâir Bestami Yazgan'ın şiir kitabıdır.
Şiirden ve sanattan anlayanların, 'Medenî denilen ama gerçekte medeni özellikler gösteren bir çağda; gönül ve ömür toprağımızı saf şiir sularıyla sulayan, kuşluk vakitlerinin kuşlu saatlerinde sanat güvercinlerimizi yemleyen,bulanık ve bunalmış düşüncelerimizi demleyen bir gönül adamı, bir yürek kahramanıdır'dediği Bestami Yazgan'ın. 'şiir gülşenimizi, târihimizden, töremizden, millî zevkimizden, eskimez ve solmaz yenimizden derlediği çiçeklerle yeşerten, kitabı ve kalemi her zaman kıbleye dönük' bir şâir olduğunda aşağı yukarı her insaflı ve imanlı insan hemfikirdir.
Bu, Osmaniye'li olgun ve oturaklı yazar, şâir; hem çok yazar, hem de güzel yazar. Yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen yarışmalarda ödülleri vardır. Şiirleri Azerbaycan, Yunanistan ve Yugoslavya basınında yer almıştır. Birçok şiiri Türk sanat müziği ve özgün müzik dalında bestelenmiştir. Yiğit Töresi’nden başka Sabır Türküsü. Çiçek Dili, Gökkuşağı Sevinci, Çocuk Şiirleri, Çiçek Güzeli gibi şiir kitaplarıyla birlikte yirmiden fazla masal kitabı yayımlanmış ve okuyucusundan tam not almıştır. Gözleri ışıklı, görüşü açık, kalbi temiz ve kafası aydınlıktır. Târihine sımsıkı bağlı olan Şâir; vatan, millet, din, devlet ve bayrak düşmanlarına granitten bir kaya gibi serttir. Aklını ahlâkla kucaklaştırıp, dinî, ilmî ve millî olan olan konuları ihlâsla ve büyük bir iştiyakla dile getirir. Şiir, şâir, sanat ve sanatkâr konusunda görüşleri bellidir. O'nu takip eden birçok kişi sanat konusunda; 'sanat, inancın, idealin, duygu ve düşüncenin estetik bir hüviyet kazanmasıdır. Ancak sanatı nefsi tatmin vasıtası olarak görenler de vardır. Ben müslüman bir sanatçı olarak sanatı inancıma ve milletime hizmet eden kutsal bir araç olarak görüyorum'; Sanatkâr konusunda, 'sanatçı millî olmalıdır. Millî sanatçı nedir derseniz, kendi milletinden, kendi insanından olan kardeşlerinin ızdırabını ve mutluluklarını eserlerinde bölüşebilendir' diye düşündüğünü bildiği gibi; şiir konusunda 'şiir,mânâ ve ahenk eşliğinde gönül semâlarında kanat çırpan bir humâ kuşudur.'; Şâir konusunda da, “Şâir, humâ kuşunu yakalayıp yürek bahçesinde ağırlayandır. Millî Şâir, inancının ve milletinin dert ve ızdırabıyla birlikte, ümitlerini, sevinçlerini çeşitli biçimlerde ustaca dile getiren kişidir.' dediğini de bilir.
merhaba hocam nasılsın nerelerdesin ???????????