Abaydı dedelerimizin giydiği, nenelerimizin diktiği
Kepenekti çobanı omuzlarından saran,
Dervişlerin sırtından düşmeyen üstlük.
Abadandı giyeceklerimiz eskiden.
Aba altında er yatar denince,
Bir bahar günü olsa gitmezsin abacıya,
Kış günü oysa koşarsın abacıya, bacacıya.
Bacacı işini görmezse istediğin gibi,
Yapıştrırsın "Abacı kebeci sen neci?"'yi.
Oysa abacı öyle üstünkörü iş tutmaz.
Bir kızın karakterini öğrenmek isteyenler için,
Atalarımız ne güzel de söylemiş.
"Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al",
Demişler büyüklerimiz zamanın birinde.
Talipler, analarının durumunu göz önüne alırlarsa,
Abadi kağıtlara serpiştirilen
Abece taneleri hayat veriyordu
Her bir mısrasındaki sihir
Haşmetiyle haykırıyordu dünyaya
Masa başında oturmaktan
Giydirdim gömleği abajura,
Yerleştirdim baş ucuna,
Kovboy şapkası örme hasırdan,
Yavuklum oldu, düşlere adım atan...
Bu nizam niçin böyle, sual etme,
Yücelen havuz, sığ cefalar gerisinde.
Harcanmış jilet, al balık, bozuk abajur.
Nazarlarıyla, uçlara mayın döşeyen.
Oluversin siz!!
Bir abajur kazandım sana bugün,
Milyonların içinde benimde nurum var,
Ücralara her geceleyin yıldız gibi parlar.
Öyle kendi halinde, avize, abajur yok,
Arzularımda düşlediğimce ışıtır çevremi.
Joanito muştuluyor, Floransa'da dev katedral;
Kıvandır bugün ufak bir uşağı,
Götür ona, 'Abaküs' armağan et,
Yönlendir onu mücerret muhakeme etmeye,
Ufak yaşta beğenilir aritmetik.
Düzenlemeyi 'Abaküs''ü,
Tertemiz denizler, güzel işaretli yeller
Türk savaş gemilerinin en büyüğünün sabık acemi erinin gizlice alıp gitmek tarzı değiller.
Dizi nişanlarla hacmi büyüyen Anadolu solda
Toros'un sona eriyor kuru eteklikleri!
Hatırlatıyor tenimizi sadece gökyüzündeki düşman yabancı;
Erken kalkardı Mehmet efendi
Bahçeler su beklerdi
Toprak bentlerle yol verirdi suya
Nasırlaşmıştı elleri
Gün sona erince
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!