Şu İstanbul'a bir şiir yazamadım ona yanarım,
Aklıma gelince hüzünlenir,için için kanarım.
Ey İstanbul,seni ben toprağından,taşından tanırım,
Bir gün uzak kalsam yana yana yine seni ararım...
(18 Temmuz 1996)
Yere bir yuvarlar çizicen
Elimdeki kaytanı
Kabaradan başlayıp
Topaça sıkı sıkı sarıcan
Nişan alıcan,
Sağ kolunu gerip gerip,
Kalbimi tutupta söktün yerinden,
Yaraladın beni inan derinden,
Bu aşk şarabını içtim elinden,
Şifa bulmam artık ölüyorum ben.
Sana mutluklar diliyorum ben.
Nereye gidiyorsan,
Gitme dur diyemedim.
Giderken ağlıyorsan,
Gözyaşın silemedim.
Unutma-beni unutma
Ayrılık bekleme ne olur benden,
Kopup ayrılamam inan ki senden,
Su gibi,hava gibi,ekmek gibisin,
Sensiz bir an bile yaşayamam ben.
Gidersen ruhuma bir hüzün dolar,
Ömrümün her anında,
Hep sen vardın yanımda.
Damarımda kanımda,
Hem ruhumda hem canımda.
Özlemek yetmiyor seni,
Bir rüya gördüm,
Bana gelmişsin,
Geldim demişsin,
Bir seher vakti,
Allah hayretsin.
Bİr fırtına esti gönlümde
Bir şeyler koptu gitti yerinden
Bir yangın çıktı içim yanıyor
Bir yara aldım çok derinden
Bir sevdaydı çabuk bitti
Dün gece seni anıp, doya doya ağladım.
Bütün şu bedenimi gözyaşımla yıkadım.
Mazi oldu seninle tek tek yaşadıklarım.
Bu aşk mıydı yaşanan,İstanbul'da bir zaman.
Bu aşk mıydı habersiz,birden bire kaybolan..
Sen elin elindesin,
Bense elin dilinde.
Sen düğün yerindesin,
Bense mahşer yerinde.
Suçumuz neydi bizim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!