Anlatacak kimsen olmayınca,
Sözler düğümlenir boğazında.
Biriken hüzün, derin bir yara,
Anlatamadıklarını kalbine gömersin.
Gözlerin dalar uzak bir yere,
İkna için çaba etmem boşuna,
Kara sineklere bal anlatılmaz.
Görmeyen gözlere nur düşmez asla,
Taş kalbe sevda sır anlatılmaz.
Dilden dökülen söz ermez cana,
Yok elimde bir demet menekşe,
Yok elimde sevdiğin güller,
Ama içimde ağır bir özlem,
Bir türlü dinmeyen.
Aç kapıyı annem, ben geldim, diyesim var,
Öyle apansız sızlasın yüreğin,
Sebepsiz bir rüzgâr gibi ansızın.
Ne bir söz, ne bir hatıra gerek,
Birdenbire düşsün içine yalnızlığın.
Bir eski şarkı çalsın uzaktan,
Çalmakla övünen, ar bilmez artık,
Vicdanı satandan yol çıkmaz, yazık!
Menfaate tapan, dönse de kırk,
Eğri mizacından söz bekleyemezsin!
Yalanı meslekten hak mı tanırmış?
Dokunulmaz, ama kalpte bir fırtına koparmış.
Ne bir adım atabilmiş, ne geri dönebilmiş,
Sonsuz bir özlemde, hep yarım kalmış.
Çünkü asıl sevgiler, imkansız olanmış,
Bir hayalin peşinde yürürmüş insan,
Aşkın her halini gördüm,
Bir rüzgar gibi geldi,
Fırtına gibi esti,
Sonra sessizce çekildi.
Gözlerimde umut,
Mecnun oluşumuz aldatmasın,
Bu yürekte sevda var, Leyla gerekmez.
Ateşlerde yansak, dert değil bize,
Biz aşkla yanmışız, kor gerekmez.
Sırat Köprüsü’nden yoktur kaygımız,
Geceler boyu süren bir hicran,
Yürekte derin bir iz, bir figan.
Sevda yolunda kalmış bir divan,
Sen miydin âşık Mecnun?
Yollar uzarken gönülde ateş,
Bu yürek ne gam bilir ne de haz,
Bir aşk ki içinde umut var biraz.
Gözyaşı sel olur, gönülde ayaz,
Ateş sönse de dumanı göz yakar.
Hatıralar gelir, vurur can evine,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!