Hep böyle:
Kömür aldı, mendiller sallandı;
Trenler gitti ona doğru,
İstasyonda deliler gibi bunaldım.
Hep böyle:
Az geri çekilme her yeni yapı
Geçsinler geniş
Taşıtlar adam almıyor, geçsinler geniş.
Onlar eski yürekler, eski evlermiş
Bugünküler koz kabuğunda
Kimi kağıtlar
Aydınlığa tutsanız
Çizgi, resim, bir şekil.
Ya da gizli mürekkeple yazılmış
Boş görünen sayfa
Okunur ısıya yaklaştırınca.
Felaketler, üzüntüler!
İpiniz aşar başımı, düşer yere,
Ayağıma dolaşmasını beklersiniz.
Ya ben yine tetikteysem,
Yine atlarsam tam vaktinde,
Ne dersiniz?
Dükkan duvarlarında
Saatler
Geçerken
Bakınca.
Kayıp çağ - - uyulurdu
Bir kişiyi sevgilerde görmeye
Kaç kapıdan geçeceksin:
1) Kimlik kartı
2) Yanına katılanlar
3) Bırakın eşyanızı - -
Son kapı açılınca karşında başkası.
Sessizliği bir evin
Telefon, kapı
Açan yoksa
Bir şeyler olmuştur.
Ya gittiler uzaklara
Sıcak çok sıcak
Alışmış olmalıydık
Sıcağın geçmişi var
Buzun geleceği yok.
İçimize kapandıkça hüzün
Dersiniz vardı
Gelmiştim, yakındım.
Az kaldım, ayrıldım
Kim bilir hangi
Odada anılara
Yol gösterenler
Silindi izleri
Yürü dosdoğru.
Bilinmez sağken
Kim ne kadar - -
Behçet Necatigil tabiri caizse şiirimizin ordinaryüs profesörlerinden. Edebiyatla çok içli, dışlı bir insandı. Edebiyat onun tam anlamıyla hayatıydı. Böyle bir şair, bir daha dünyaya zor gelir.