Bayram Kaya Şiirleri - Şair Bayram Kaya

Bayram Kaya

32]Eğer Vahdettin'in böyle bir duruma, Anadolu harekatına, samimi olaraktan sahiplenişi var ise! Böyle bir şey, olsa olsa, ne şişi yakma, ne kebabı yakma, babında olabilirdi. Bu hal belki de çaresizlik sarmalındaki şaşkın, padişahı; iki bakımdan da kurtaran bir can simidi olurdu:

1-Anadolu hareketi, Mustafa Kemal söylemleri ile zihinlerde adeta bir efsane gibi şekilleniyordu. Mustafa Kemal halkın gözünde bir yandan eşsiz bir Çanakkale muzafferi, diğer yandan Yıldırım Orduları kumandanı idi. Padişah, Mustafa Kemal'in halk nazarındaki itibarını öyle bir kalemde silemezdi. Bu, kendi suyunu ısıtmak olurdu. Şu aşamada bunu göze alıp yıpranamazdı. Aynı şekilde, arkadaş grubu da böylesi seçkin yararlılıkları olan, vatan sevgilerinden şüphe duyulamayacak kişilerdi.

Bu heyetin halk nazarında bir teveccühleri vardı. Padişah şimdilik bu heyete çatarak halkın sevgisini karşısına almak istemeyecek olmasından da kaynaklanan, bir zuhurat vardı. İşte padişah böylesi bir güç karşısında, tutunamazdı. Üstelik böylesi bir oluşmanın istihbaratını yapmış olması da, padişahta sinsi bir plân uygulamasına değin fikircini uyandırır olabilecekti.

Devamını Oku
Bayram Kaya

33]Geçmişlerinde Trablusgarp, Bingazi direnişiyle, Yıldırım ordusu komutanlığıyla, Balkan direnişiyle, Hareket ordusu kumandanlığı ile hele hele Çanakkale savunması gibi başarılar nedeniyle; halkın bir çırpıdan gözlerinde silinemeyecekleri denli, güvenini ve teveccühlerini kazanmış emin insanlar idiler. Halk tarafından yönrtim tarafından tanınıyorlardı. Ve bunlara karşı her hangi bir girişim, hiç yoktan bir gaileyi başa sarmak olurdu. İstenmeyen, çığlaşma, karşı reaksiyonu doğurabilirdi. Bu göze alınamazdı. Sesiz ve derinden İngiliz oyunlarıyla, alicengiz oyunları ile bu gaile halledilmeli idi!

Bir başka olasılıkla da padişah, işgalcilerin kuklası olarak yediği baskı ve zılgıtlardan böylesi bir kaçışın bahanesi ile işgalcilerin zılgıtından kurtulacaktı. Velev ki Mustafa Kemal'i padişah kaçırttı. Padişah, bu izinli göz yumma olayını(!) gerçekleştirmekle bir taşla beş kuş vuracaktı. a-Padişah hem başarısız olacak, bir maceraya izin vermekle, halkın teveccühünü kazanacaktı.

b-Böylece bunlar yüzünden işgalciler karşısında bir daha başı ağrımayacaktı. c-Hem de işgalcilerin İstanbul'da olan her olayda sarayı sorumlu tutmalarına karşı bir misilleme argüman yaparak işgalcilere diyecekti ki; 'bakın siz bile, kumanda ettiğiniz, denetim bölgenizde, bu asileri elinizden kaçırdınız'; 'Ben ne yapabilirim ki' kabilinden diyebileceği bir töhmetleşmeyi yapacaktı. d-İşgalciler padişahın, bu güya göz yumuş manevi güçlenmesini de gizli istihbaratla lehlerine kullanacaktılar.

Devamını Oku
Bayram Kaya

34]Özhareketin kendisine yapılan bütün tavırlar, demokratça olmadığından, kendini savunma tavırları da o aşama da, illa demokratça olmayabilecektir! Özharekete Karşı yapılaşmaların ve menfi hareketlerin ve de propagandaların, söz gelimi delibaş ayaklanmalarının size göre yasal şartları yoktu. Siz bunları özharekete karşı bireysel bir özgürlük olarak mı göreceksiniz? İşgale karşı vatanın savunulmasını sizler ‘demokrasi içinde gelişmemiş bir hareket mi’ sayacaksınız? Bu, a kıl alır gibi şeytanlık değildi doğrusu.

Bu tür anlamalar, her yeni olan hayati bütün sosyal olaylar için geçerlidir. Çünkü yeni olan sistemler oturmamıştır. Sistemin karşılıklı bağımlı ilişkilenme şartları tamamlanmamıştır. Sistemin ilişkileniş ve işleyişi herkesçe, anlaşılmış, benimsenmiş, bilinir bir yapı değildir. Aksine yeni sistem yeni olan ve el üstü de tutunmağa çalışılandır. 1930'larda sistem daha henüz kurum ve kurallarıyla tam anlamıyla oturmamıştır. Halk toplumsal belirişe göre devinen siyasetini, yapılaşmasını, eğitimsel davranışları ve bunlara denk bölüşme ruhunu, daha henüz kavrayamamış tutumlayamamıştı. Bunlar zaman alacaktı.

Vaki olan saldırılar karşısında, yavaş ve tereddütlü davranışlarımızda genç sistem, her an tuzla buz, olabilecek bir çekirdek oluşumdur. Bu tür himayeler yeni varlaşır olmanın bebek korunmasına dek zorunluluğudur. Genç sistemin yeni olguları tartmaya, ne yeterince zamanı vardır, ne de sürecin demokratiklik tartışılması, olamazdı.

Devamını Oku
Bayram Kaya

35]Hele gençleri asmak için, asılma yaşını, yasaya uydurmak için, bu çağda, düzmece kemik yaşıyla büyüterek, hukuki kararlarla suçluyu asmak, aklın almayacağı, toplumsal temeli sarsacak girişimler iken, suskun kalan mangalda kül bırakmaz aydınlar ve siyasi hükümetdirler bunlar. Bir yasa çıkarışla bunların hukusuzluğunu devlet olarak onanmazlığını ilan edemezler. Bilmezler ki insanlar insan kurban etme yamyamlığını binlerce sene önce, eşdeğer kıldığı bitki ve hayvanları kendi ile eşitleyerek kurban edip, onları saygılaşan, totem kılan, uygarlaşmayı çağlar önce başardığı halde, hala; kan akıtmadan asmak; kesmek; öldürmek fiillerine kılı kıpırdamayan öke kahramanlardır, bu aslancıklar!

Bu hukuksuzluğa, böylesi iletişim çağında, bu örgütlülükle, engel olamayan, sözde aydınlar; kılını dahi oynatmayıp kılını kıpırdatmayan, böyle bir tutumun tavır alınışının beklendiği anlarda, toz olan zıpır, güya haktan yana savunucular! Müflis tüccarın eski defteri karıştırması gibi, edimlere başvuruyorlardı. Şu da gerçek ki, hiçbir şey eleştiri ve inceleme alanı dışında tutulmamalıdır. Ama bunları yapar iken de, halka karşı makul mantıklı gösterilecek tutumlarının olacağı yerde, akıl karıştıran, maksatlı bir akıl argümanların olumsuzlukla propagandif olacağı da, göz önünde bulundurulmalıdır.

Oysa güncelin ve dünün kıyaslanmasında kriterler çok farklıdır. Kıytırık tartışmaların görmezden geldiği de budur. Hâlbuki birinde, yani İstiklal Savaşında, genelin var oluşu ve genelin yararı söz konusudur. Genç Cumhuriyetle oluşan yeni kurucu meclisin,i müesses nizamla daha yeni yeni belirir ve otoriter oluşu, söz konusudur. Oysa güncelimizde ise kurulu bir düzen vardır. Bugünkü anlayışsal kurallarla, geçmişin kurallı uygulamalarına dek olanlarıyla demokrasi adına, dama taşı gibisinden oynanmaktadır.

Devamını Oku
Bayram Kaya

59]Bunun içindir ki şimdi de 1996'dan beridir de 'Cumhuriyet Travma yarattı' terene ve sakızı var edildi. Cumhuriyet aydınlanmasıyla asla ve asla buluşturulamayan halk, bunun yerine toplumumuzu; hortlaklarıyla, yani tekke, cemaat ve tarikat gibi mezara gömdükleriyle hızla ve tam bir demokratik özgürlükler içinde(!) buluşturulmasının çok ivedi gayretindedirler!

Şimdi güzel Türkiye'miz, nüfusun % 10-15 i aşmayan bir bu gibi azınlığın ve fevri çabalarının, gayretleriyle olan tarisel, nesnel ve bilimsel olgulardan yoksun olmanın aydınlanması içindedir! Aydınlanmamanın temelinde, bir akıl ve ekonomik fakirliğin, bir sınıfsal çelişkinin, uluslar arası güçlerin egemenlik yarışmasının belirleyici rol oynadığı, anlaşılamadığı için 'halk iradesi' boğması ile toplum, cendereye hapsedilişle sıkıştırılmaktadır. Halkın bir paket erzaka ihtiyaçlılığından çıkan yetkilenme potansiyelini, güya 'halk iradesi' cakasına çevirmektedirler!

Yurttaşlık bilinci olmayan, tebaa ve sadaka mantığınca iyice yoğrulmuş olan, bazı ama %85 çoğunlukta kitlelerin ihtiyaçlılık bilmezliği, 'halk iradesi' yapılmaktadır. Halkın, ihtiyaçlarını karşılanması bir 'sosyal adaletçi' yurttaşlık hakkı sağlanması içinde olması gereken; halkın bu bilmezliği sadakacı öğütçü öğrenme kültürleriyle buluşmaları olmaktadır. Hükümetlerin bu sosyal adaleti gerçekleştirmeleri zorunlu bir anayasal ve sözleşimsel zorunluluklarıdır.

Devamını Oku
Bayram Kaya

57]Kişilerin duygu ve düşünceleri, sizin istismarınıza apaçık olacaktır. Tam da, sizin almak istediğiniz cevabı verecektirler! Kendi anlayışınızın okeylenmesini isteyen bir sorudur bu. Elbet sonucu bizi yanıltacaktır. Cevapçı tam bir durumu kurtarış yapacaktır. Zaten aksini söyleyen varsa da, anketçiler açıklamamıştırlar!

Bu; 'Kendiniz mi örtündünüz, yoksa bir telkinle mi örtündünüz? ' sorusuna verilen; 'Ben örtündüm, hiçbir telkin olmadı! ' cevabına göre, bu mantığın zorunlu sonucu şudur. Örneğin; bu cevapçımızın mutfağa girişi de, sanki bir gözleyerek öğrenmenin, rol model baskısıyla olmuş değilde, bilinçli bir ayılıp bayılmanın benimsenişi ile gerçekleşmiştir! Ya da, annesine acıdığından, bu tutumu, ömür boyu mutfağa giren bir tutum olacaktır! Sosyal öğrenme ruhsal açıdan çok önemlidir.

Yine ona göre, yani soruyu sorana göre, ve cevapçıya göre, kadınlara özgü biçilen rol model giyinme tarzı da, anadan babadan sosyal çevreden öğrenilmemiştir! Bu tam bir hince biliyor olmasına rağmen inadına; kasti olaraktan, çoğu karşı tarafın açık yüreklilikle söyleyemez olacağından istifade ile kendi istediği sonuçları almasına yönelik, anketçi ikiyüzlülüğüdür. Kişiler, bu türden sosyal öğrenmeleri üzerine kendi benimsemelerini ve kendi tasarruflarını, elbette bina edeceklerdir.

Devamını Oku
Bayram Kaya

53]Elbette toplumlarda görev farklılaşmasından kaynaklı farklı ürün ve üretim kullanımları olacaktır. Ama asıl sorun, özel mülkiyetle oluşan kapitalistleşmenin giderek aşırılaşan çelişkilerini demokrasi tutumu olaraktan uzlaşmalarla yapılaşabilmektir! Toplum eşitsizlik ilkesi gereği olarak kastlaşacaktır. Kastlara ayrılacaktır. Kastlar ayrıcalıklaşacaktır. Adı olmasa (konmasa) da, her sistemde, sistemin adı ne olursa olsun, sistemin demokrasi de ona göre olacaktır.

Toplumun üyesi olan her hangi bir bilinçli yurttaşın demokrasiyi kullanımı, ancak bu ilişkilerden çıkabilir olacaktır. Demokrasiler böyle şartlarında oluşabilecek bir toplumsal talepleşme iken, sür git akıllarda tutulan fantastik soyut anlamalarınızı oyalanmak anlamsızdır. Ya haldeki mevcut sınıflı yapının demokratik kullanımı geliştirilir, Ya da yeni anlayış ortaya konur ki, bu halde siz tüm üretim gücü ve üretim ilişkilerinin bütününü değiştirmeniz gerekir.

Bizim kendinden menkul, ne için konuştuğu belli olmayan, pek çok bazı aydın yazar çizer takımımız demokraside demokrasi der! İstemleri neyi, neye göredir belli değildir! Demokrasi bir hukuk sistemi içinde kesikli, sürekli, fren sistemleri ile gerçekleşen,karşılıklı sağlayışlı değişkenler olmak zorundadır. Demokrasi, bir yaşayış, bir tüketiş olmaktan çıkmış; sınırsızlıkla, aptalca, kişisel kaprislere, aptal oluş gibidir artık! Her şey gibi demokrasi de, bayağılaştırılmaktan kurtulamaz. Artık ortam bir aldatmanın, bir uyutmanın tartıştırılmasıdır.

Devamını Oku
Bayram Kaya

81]Sadakacı anlayışlarla mantık geliştiren halk, vatandaş olmanın, vergi verir olmanın sorgulaşmasını dahi yapamamaktadır. Söz gelimi yıllardır hem depremlerle; hem kaçak, izinsiz, usulsüz yapılarla; bu ihmallerin altında kalarak ölürler de. Bunun sorumlularının halktan çok devlet olduğunu bilmezler! Bu tür sorumluluklar halka bırakılamayacak denli önem ve zorunlu bir devlet, hükümet, siyaset, gereği olduğunu hiç sorgulamazlar. Kendisini depremde öldüren siyasetleri halk, 'halk egemenliği adı altında' destekler dururlar!

Ülkemizde, yıllardır ekonomik dar boğazlarla neden cebelleş ildiği hiç tartışılmaz. Tartışılmadığı içindir ki bu kabil ekonomik batkınlıkların karşılanması için; halkın sırtından %78'lere varan geçici vergilerle tahsili ortaya konursa da, tahsiller geçici olmayıp devamlı kılınır.

Söz gelimi geçici deprem vergileri, bu nedenle sürekli vergi gibi işlemeye devam eder. Eder etmesine de, bu devam edişlerden, deprem konusunda yeni sağlayışlara mı yönel inilir? Kesinlikle hayır. Bir deprem esnasında yine bu tahsili kaynakların hiç biri ortada görülemez. Yeniden halkın yardım ve telaşlı organizesi, siyasete can simidi olur!

Devamını Oku
Bayram Kaya

93]Atatürk'ten sonra, proje koyamayanlar, hızlı bir proje düşmanı olacaktılar. Çünkü yapacakları köktenci yüklenimlerin ağırlıklarını sanki üslenemez oluşun, yapılanlara değin dedikodusu içinde idiler. Başkaca lider oluşmalarına ilişkin, hiçbir üretici projeleri yoktur. Politikasızlığın adı politika olacaktı. Politikasız politikalarla da politikacı olacaktı. Yani genel yararlıkla, verimli, üretken, gönenci bölüştürür, ilerici ufuklar ortaya koymalar yerine; yapay oluşturulan, palyatifçe, günlük tüketilme ağırlıklı tercihlerden yana olan politikalar ortaya konacaktı.

Bu tür politikalar, siyaseten; sıradan, herkesin kolaylıkla, lider olmadan yapabileceği rutinlerdir. Artık vizyoncu (geniş görüşlülükle uzak görüşlülükler) olamadan, kişileri allama pullamayla, vizyoncu yapmanın sergilenmesi, gözbağcılığı sırasıdır. Kalabalık yurt gezileri ile bu gezilere dek gezi tantanaları yapılacaktır. Lider olamama, yönetememe zaaflarının kapatılabilmesi için de, şov gereklidir! Eğer bu gezinin müdavimlerinden iseniz, bu gezileri anlatmakla bitiremeyeceğiniz! Hayat dolu anıları, bir pehlivan tefrikası gibi döndüre döndüre, anlatacaksınızdır!

Ama artan işsizlik, patlayan pahalılık ve bölüşülemeyen refahın, uçuruma giden eğitim politikalarınızın oluşu, gittikçe uçurum yaratacak olan sefalet eşmeleri, değer duygularının sarsılması aslında, vizyon kalitesi olacaktı. Bu geziler, hem pratikte, hem uzun vadede; ülkemizin pek pek yararına, hayrına olmayacak seyahatlerdi. Bu yetersiz politikacıların ağızlarından çıkan her sözü, kılı kırk yararcasına, tefsir edilir olacaktı.

Devamını Oku
Bayram Kaya

83]Siz insanlığın kulübe yapar olmasını bilmeden, bu günkü siteleri yapar olduklarını bilir olmalarını var sayamazsınız. Yani bu gün için bir yapı bilgisi dahi olmayacak denli; basitlik bile olmayan kulübeyi yapar olmamızla; yer dinamiklerinin ve elamanter teknik girişmelerin, bu günkü modern inşa kurallarını ancak evreli evreli adımlarlan, başarır olduk. Bu bir bağıntılı bilgi ve bağıntılı özgürleşmedir.

Yine geçmiş ilişkileşmesi içinde oluşup da, bu gün için bu çok demokratiktir diyemeyeceğimiz pek çok anlayışlarımız da olmadan, bugünkü demokratik olan süreçlerimizi, hiç de bilemezdik! Unutmayın dünü anti demokratik kılan pek çok şeyin nedeni, dün değildir! Dünün, bu günkü gelişmeci ilişki düzeyi ile çelişir olmasıdır!

Bir yandan, çiçeği burnunda cumhuriyetimiz vardır. Bir yandan da bunun bir süre kurumlaşıp, sürmesini devamlı kılmak için belki de demokratik olmayan, zorunlu tedbirleri olacaktı. Üstünüze çöken hantal yapıdan kaçınmanız esnasında, kırıp döker olan çarpmalarınızın, tedbirsizlik, demokrasisizlik olduğu düşünülmez bile.

Devamını Oku