Sakın!, Sakın! Ben aşığım deme
Aşk, bu kadar basit değil.
Seni, "delicesine seviyorum" demekle
Süslü kelimelerle, iltifat etmekle
Birkaç demet, çiçek vermekle
Al bayrağa sarılmış, yine gencecik beden
Dualar yükseliyor, özkan için her yerden
Kahraman gibi geçti, bir evladımız serden
Aç kucağını ortaköy, bak şehidin geliyor
Yankılanan siren sesi, yürekleri dağlıyor
Aşkım hala kalbindemi, o sevginle saracak
Özlemin kaldımı daha, azda olsun soracak
Ne kaldıki içinde, kayıp etmekten korkacak
Söyle özlediğim kadar, sende özlüyormusun
Islanan yastıgım kadar, o yastığın ıslandımı
Yine aklıma düştü o kara gözlerin
Bağından çözülüverdi şu dizlerim
Kifayet siz kalıyor bütün sözlerim
Görmem lazım, benim seni görmem lazım
Hicranın içimi, kor olup kavurma dan
Damarımda kanımdasın, hücremde tenimdesin.
Allah adına ant içtiğim, sonsuz yeminimdesin.
Harap olmuş ömrümün, kalan son demindesin.
Sen benim aşkımı anlamadın ya senin o başın batsın
Senin aşkın, gönlüm oldu, gam yükünü çeken
Kurduğum düşlerim, hepsi kabusa döndü
Gördüğüm tüm kabuslar, uykularımı böldü
Ne kadar heves varsa, hepsi içimde öldü
Senin yüzünden zalim, bil ki senin yüzünden
Sanki dinmek bilmeyen, içimde bir fırtına
Aşkının acısı ile kalbim boğuldu
Bak şimdi gözlerim yaşlar doldu
Divane oldum benliğim kayboldu
Senin yüzünden zalim senin yüzünden
Bu çektiğim acılar hep senin yüzünden
Duvardaki resmine, hıçkırarak bakarken
Üst üste sigarayı, söndürmeden yakarken
Kurduğum o hayallerimi bir bir yıkarken
Allah kahretsin, sen yine yanımda yoktun
Senden geriye kalan o saç kokladığında
Kimse bilmez halinden, neler yazar neler
Yazdığı dörtlükte, inci gibi dizildi kelimeler
İçerisinde son bulur, çok girift bilmeceler
Sessiz yaşar fırtınayı, gönlünde bizim şair
Duygu köprüsünü, düş de kalem ile kurar
Bıraktığın o koru, tam da kül etmişken
Cemalini suretini, kokunu unutmuşken
Kendi hayalimde, bir dünya kurmuşken
Gelip de bu koru, harlamanın zamanı mıydı?
Resimlerini bile bir bir, yırtıp yakmıştım
Kaleminiz kavi olsun üstadım. Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık.