Kimse bilmez halinden, neler yazar neler
Yazdığı dörtlükte, inci gibi dizildi kelimeler
İçerisinde son bulur, çok girift bilmeceler
Sessiz yaşar fırtınayı, gönlünde bizim şair
Duygu köprüsünü, düş de kalem ile kurar
Bıraktığın o koru, tam da kül etmişken
Cemalini suretini, kokunu unutmuşken
Kendi hayalimde, bir dünya kurmuşken
Gelip de bu koru, harlamanın zamanı mıydı?
Resimlerini bile bir bir, yırtıp yakmıştım
Anam ile babam sessiz sessiz ağlıyor
Gözlerinden yaşlar nehir gibi çağlıyor
Evlatın acısı yüreği yakmıyor dağlıyor
Genç yaşta gitmenin sırası mıydı gardaş
Her nefeste acın yüreğime dokunur
Gece çökünce içime, yalnızlık sarar beni
Sen ruhumda olmadan, neyleyim bedeni
Neyle ikna edeyim, böyle habesiz gideni
Ölüpde gitmeden, son defa göreyin seni
Sensiz geçen her gün, nefesim daralıyor
Bu illete yakalanınca, unuttum tüm neşeyi
Amansız bir dert aldı, benim olan her şeyi
Sırdaş ettim kendime, bakıcıları hemşireyi
Söyle doktor söyle, yok mu bu illetin çaresi
Görmeye alıştım, taktıkları serum şişesini
Aşkını gömdüm yüreğime yüreğim dargın.
Kullar arasında geziyorum dalgın dalgın.
İçerimi dağlıyor içimde sönmeyen yangın.
Söylemeyin bu yangını o zalim yar bilmesin.
Geceleri uykumu ağlayarak acı ile böldüğümü.
Baksan işine, inşaatta sıvacı
Gelmiş tiktokda, olmuş savcı
Erkekler keriz, kadınlar avcı
Burdaki niklerin, hepsi yalancı
Heryer dekolte, göğüs taşmış
Sahteden bir resim
Takmadan bir isim
Jeton cu olmuş
Böyle bir kesim
Ora bura meydanda
Kızıl elmadır hayali, cihandaki hedefimiz
İslam inancıyla dolu, bizim her neferimiz
Altın harfle yazıldı, tarihe bütün seferimiz
Türküm ulan ben türk, türk oğlu türküm
Zaferler yazarak kurulur benim vatanım
Dar geldi bana, çukur ova yenice
Ben ne derim, kayın baba gelince
Seni böyle, kanlar içinde görünce
Uyan alim, uyan, uyan sabah oldu
Evimizin önü, baştan aşağı kiraz
Kaleminiz kavi olsun üstadım. Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık.