Ne hayellerim vardı, hepsini sen çaldın
Şu seven gönlümü, dertten derte saldın
Sade canım kalmıştı, şükür onuda aldın
Gönlümde yaşamaya, hevesmi bıraktın
Vurduğun hançer, bak hala sol yanımda
Uğruna düşen cana, iman nuru saçılmış
Kanımız dökülürken, rengine renk katılmış
Düşen her damla için, cennette kapı açılmış
Hilâle canım kurban, yıldızına kanım kurban
Dalgalanırken gökler, al renginle boyanır
Uzaklardan bakıp da, aldanma bu tipime
O ihtiyarlık gelmiş, çoktan benim kapıma
Neyime yarar artık, altın dolsa küpüme
Yaşaması zor olur, ihtiyarlık gelince
Ruhun genç olsa da,kuruyup tenin solar
Acılı olan gününde senden fazlası ağlar
Sen farkına varmadan tün kısmetini bağlar
Elline bir düşersen ciğerlerini dağlar
İki yüzlüler var ya ah o iki yüzlüler
Sözler bal gibi tatlı ama hep yalan dolu
Yıkılıp viran olmuş, bir çardak duldasında,
Kimsesiz köşelerin, karanlık kurnasında,
Yapayalnız kalmışım, sokağın ortasında,
Titreyen yürek bile, üşüyor bayram abim.
Tenekede yaktığım, bir ateşin başında
karganın bile, bülbül olmadığını
kalbi şükür süzün hiç doymadığını
güllerin durduk yere, solmadığını
anladım da, iş işten çoktan geçti
dervişin camiye ayyaşın meyhaneye
Bir zamanlar umutla dolup taşan şehirdi
Herkese cennet gibi bana tam bir ahirdi
Sevenlere bade gibi bana zıkkım zehirdi
Hayatım yok oldu gitti İstanbul sokağında
Hayalim yok oldu bitti İstanbul sokağında
Sözlerine bakarsan, çok mertti
Çizmeyi aştın, o densizligin yetti
Eğer gelirse, konuşmanın vakti
Kaçacak delik, bulamazsın
En büyük meziyetin, hep kıybet
Çıktığım bütün yollarda boynum büküldü
Bir vefasız sevdim anam, ömrüm söküldü
Kurşunsuz, hançer siz kanım döküldü
Kader getir şu hesabı senle hesaplaşalım
Derya deniz aştım da gölde boğuldum
Biz eskiden köyde, odun tezek yakardık
Çamaşırı sabunla çitiler, leğende yıkardık
Fala kahve ile degil, papatya ile bakardık
Beş taş oynayanlar, şimdi kaldımı acaba
Akşam olunca, gaz lambasında otururduk
Kaleminiz kavi olsun üstadım. Emeğinize, yüreğinize, kaleminize sağlık.