BAHÇE ŞİİRLERİ

BAHÇE ŞİİRLERİ

Nurşen Kaygısız

parmak uçlarına koydu,
aysız bahçe çiçeklerini.
köklerini kopardı
önce.
sonra yapraklarını...

iğreti bir düş müydü,
..

Devamını Oku
Adem Uysal

Şehrin orta yerinde,
En işlek caddesinde,
Ara sokağın içinde,
Çatısı çökmüş,
Yer yer sıvası dökülmüş,
Yıkılmaya yüz tutmuş,
Eski bir köşk.
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Hayvan da beslenecek, hayvan da yaşayacak,
Rıza üstlenilecek, Rab'bim razı kalacak…

Bu niçin önemsenmez, çok mu bencil olmuşuz?
Yoksa şahsımız mı çok karamsar ve huzursuz?

Bir miyavlama sesi, karşı bahçeden gelir,
..

Devamını Oku
Yusuf Ter

bu arasa itlerden
tut kapıya bağla
iyi kapı bahçe bekler
koyuna gönderme
koyunları yiyebilir
çünkü aslı kurt...

..

Devamını Oku
Derin Öger

Ey aşk
Her demin yol bulur kalbime
Mavi pembe mor bulur kalbimde
Dağına bayırına yaprağı ben dökerim
Bağ bahçe sen mi oldun sanırsın kalbimde
Ey aşk
Bu gün sahra bulduysan kalpte
..

Devamını Oku
İbrahim Taner Ateş

sonbahar yaşıyoruz;
ömrümüzün en geç çağında,
sararıp solduk vede kuruduk,
dalından savrulup düşen yapraklar misali...
bir yanımız bahar bahçe,
bir yanımız kara kış,
yalancı mevsim yaz,
..

Devamını Oku
Ramazan Topoğlu

Mezopotamya’nın bahçe kızı:

Babil taraçalarından,
Tribün tezahüratına muhtaç değildi,
Mumyalanmış kösnüllüğümün açılış töreni.

Kanım dudak payına tutsak.
..

Devamını Oku
Mustafa Kemal ŞEN

Yeşilî gözler...

iki ufuk arasında iki zümrüt tanesi gibi,
gibi şiirin kendisi, gibi bir duygulu şarkı,
bir saklı, bir gizli, bir serin bahçe sanki,
olmadık duyguları hissettiren hayali...

..

Devamını Oku
Sevginaz İnal

Siz hiç hırsızlık yaptınızmı? Ne yani bu da şimdi sorumu demeyin sakın.Hem biliyormusunuz 'hayır hiç hırsızlık yapmadık' deseniz bile size inanmam.Neden mi? Yumurta çalmakta deve çalmakta hırsızlık oluyor,siz annenizden habersiz gidip mutfaktan o nefis pastalardan,keklerden ya da o sulu sulu elmalardan almadınız mı?
Biz benim küçüklüğümde ceviz hırsızlığı yapmıştık.Ama bence hırsızlığa girmez.Çünkü o cevizler de bizim göz hakkımız vardı.Bizim orada lakabı Paça olan bir adam vardı.Paça da ne demeyin,adam 1950 lerde alt tarafı bir paçalı pantolon giymiş ve de sonra adı Paça kalmış.Ha ne diyordum.Paça'ların büyük bir ceviz ağacı vardı.Hemen yolun kenarında ki çeşmenin biraz aşağısında...Sanki bize inat olsun diye o kadar da çok cevizi olurdu ki anlatamam.Cevizleri silkince Paça ailesi onların kabuklarını soyar kuruması için çitlerle çevrili bahçelerine sererlerdi.Bahçe ana yolla, alt tarafında bulunan dar bir patikanın arasında bulunurdu.Biz mahallenin çocukları dar patikadan her geçişimizde-en az 5-10 defa geçeriz-cevizlere bakar bakar yutkunurduk.Aslında ben cevizleri çalmadım,yedim.O nedenle suçu hala kabullenemem.
O zaman 4 yaşında var yoktum.Ablam,abim ve arkadaşları bizden 4-5 yaş daha büyüktü.Bir gün onlar karar almışlar bu cevizleri çalacaklar.Benimle aynı yaştaki arkadaşım da alt patikada duruyoruz.Sözde büyükler ceviz çalacak,bize de tutmamız için vereceklerdi.
Abim diğerlerine dedi ki; 'Hep birlikte bahçeye girersek yakalanırız'
O zaman diğerleri; 'Hayır olmaz o zaman giren kişi çok alır'
diyerek bahçeye çitin aralık bir yerinden girdiler.Bahçede sen çok aldın ben az aldım kavgasıyla değil ev sahibi mahalle toplanacak nerdeyse...Ev sahibinin bahçeye gelmesiyle bizimkiler çitten patikaya tüydükleri gibi cevizleri yere bırakmaları bir oldu.
O zaman iyi hatırlıyorum,üzerimde pileli,yamalı bir basma elbise vardı.Ben ve arkadaşım bütün cevizleri eteklerimize toplamaya başladık.O arada ev sahibi ceviz hırsızlarının bir ikisini yakaladı.Ustaca bir dayak attı.Ablam da bu dayaktan nasibini aldı tabi ki...
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Dünyalı bakamadı, evde besleyemedi,
Barınaklar doluyor, bir rezillik yetmedi…

Herkes evine alsa, uzaylıyı sevse ya…
Veya bahçe içinde, karnını doyursa ya…

Uzaylılarımız ki ceplerinde para yok,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Bakmak istesek bile geniş bir bahçesi var,
Bahçe içinde bir ev, pencereleri çok dar…

Ev de bile olsalar; bacı kardeş gibiyiz,
Ermişlerden olurum, akla getirir miyim?

Ev sahibim yanılır, dememeli bu sözü,
..

Devamını Oku
Kemal Nalbant

Birinci kadeh senin
İkinci kadeh benim
Eh
Üçüncü kadeh
Allah kerim
Yaş altmış yedi
Daha fazla dersem
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Su, can için gerekli akmasın hiç boşuna,
Kaybına izin verme gitse dahi hoşuna…

Banyo mu düşünürsün duş alsan bile olur,
Ya da tas ile yıkan tasarrufun çok olur…

Sen, tıraş oluyorsun sen diş fırçalıyorsun,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Site içerisinde çocuk hapishanede,
Sadece güvenlikçi o da sevememekte…

Sevse suç sevmese suç sadece izlemekte,
Giren çıkan araçlar, selam verememekte…

Bahçe telle örülü kedi dahi gezinmez,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Bir hastalık tablosu, tedavisi mümkündür,
Biber gazlarıyla, iyileşebilen türdür…

Maaş da artırılsa, park bahçe de açılsa,
Temiz hava bol güneş, fayda bile sağlansa…

Fayda yine biberde, bibersiz hiç olmuyor,
..

Devamını Oku
Halil İbrahim Özdemir

Umut ektim bahara, yağmur için dua et,
Toprak bereketlidir, bir ekene kaç verir

Duadadır dal yaprak esirgenmez merhamet
Toprağından köküne, karşı konmaz güç verir…

Yeşerdi bahçe çimen, o dilediyse şayet
..

Devamını Oku
Münevver Şenol

iki elti vardır bunlardan berfi bacı erzurumun yakın bir kasabasından öbür elti Hıtay horasanın dağ kasaba sındandır
herkez gibi onlarda ankaranın varoşları altındağda hazine arazisinden kendileine bir gecekondu yapmışlar eşleride ankara sebze halinde hammallık
yapmaktadır iki eltininde oğulları akran ve aynı sınıftadırlar.Berfi bacı kendini hep eltisi Hitaydan üstün görür ona dağlı derdi.Bir gün bit konturolünde Berfinin oğlu hasso da yani Hasan ama herkes ona hasso der Hitayın oğlu hıdır da bit görünce Öğretmen ikisinide eve gönderir yarın velilerinizle gelin der.Zaten evleri yan yana aynı bahçe içindedir.Berfi hasssoya-Oğlum ben sene diyeremki o dağlının yanına fazla sokulma bah bitleri heppiside sana geçti derken bir yandanda hassonun kafasını gazyağıyla ıslatıp sık tarakla tarıyor tarağa çıkan
büyük bitleri bş bir kibrit kutusuna öbür küçük biteride başka kutuya toplar
Hasso -Aney kafam yanıyo dedikçe tarağı
kafasına yiyiyor Hitay sa oğlu hıdırı almış içeriye perdeleride çekmiş oğluna sakın dışarı çıkmıyasın ha yengen edepsiz beni ona bulaştırma diye tembih ediyor.Ertesi gün çocuklarıyla okula gidiyorlar hemen berfi atıyor kendini öne.-Ögretmen hanım ögretmen hanım ahanda HÜDA şahittir bu büyük bitler hassoya emmisi oğli hıdırdan geçmiştir haşa bizim degildir.Ahanda bu küçcik bitler hassonundur.Diye topladığı bitleri kibrit kutusundan çıkarınca öğretmen bir çıglık atar.-Çabuk topla
onları görevliiiii çabuk bunları dışarı çıkartın diye bağırınca Berfi buna fena alınıyor öğretmene.-Bahan bak ögretmen hanım hanımlıgını bil bura senin babanin degil haaaaaaaa diye elini beline koyarak göz dağı verdi aklısıra oğlu hasoya dönerek -Gel benim yigidim kene itte bit yigitte bulunur der evet buda böyle bir anı olarak anılıyor şimdi.Münevver ŞENOL
..

Devamını Oku
İsmet Barlıoğlu

İlk Selam

Şebinkarahisar.
Geçmiş yıllarda Giresun ilçesinin iliyken, sonraları Giresun ilinin ilçesi haline getirilen bir yerleşim birimiydi.
Bu topraklarda bir zamanlar Azzi ‘ler yaşadıkları için Hitit ‘ler buraya “Azzi Ülkesi” adını vermişlerdi. İsa ‘dan önceki 13. yüzyılda aynı topraklar Müşki ‘lerin eline geçmişti. Frigya Krallığı ‘na bağlı olan Müşki Ulusu İsa ‘dan önceki 7. yüzyılda, Kimmer ‘lerler İskit ‘lerin akınları sonucu ortadan kaldırıldı. Yöreye yerleşmiş Milet ‘liler buralarda bazı ticaret kolonileri kurdular. Fakat toprakları, İsa ‘dan önceki 6. yüzyılda Pers ‘lerin, daha sonra da Makedonya Krallığı ‘nın egemenliği altına girmek zorunda kaldı. İsa ‘dan önceki 3. yüzyılda burayı, Pontos Krallığı ele geçirdi. Bu krallığın egemenliği İsa ‘dan önceki 1. yüzyılda sona erdi ve yerini Roma İmparatorluğu ‘nun emrine bıraktı. Bizans döneminde İstanbul yani o çaplardaki adıyla Konstantinapolis Latin ‘lerce ele geçirilince Trabzon ‘a kaçan Kommenos Hanedanı burada yeni bir devlet kurdu. Zaman içinde Cenevizli ‘lerin akınına uğrayan yöre, 14. yüzyılda Hacıemiroğulları ‘nın buyruğu altına girdi. Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında bu toprakları Osmanlı topraklarına kattı. Aynı yöre 19. yüzyıl sonlarında, Sivas Eyaleti ‘ne baplı bir sancak haline getirildi ve Giresun da Trabzon Eyaleti ‘nin merkez sancağı oldu.
İlçe, göklere yükselen iki kale arasında kurulmuştu. Bunlardan ilki; görkemini hâlâ koruyan bir kale olup yüksek ve sağlam surlarla çevrilmişti. İçkaleye birbirinden dik yokuşlardan tırmanılarak ve büyük, çift kanatlı demir bir kapıdan geçilerek girilmekteydi. İçkalede birçok dehliz, sarnıç ve gözetleme odası vardı. “Öksürük Kalesi” adı verilen ikinci kale, gerçek bir kale biçiminde olmayıp doğal bir kayalıktan ibaretti. İlk kalenin eteklerine serpilmiş olan evler, sokaklar, caddeler ve çarşılar, büyük bir düzlüğü aşa aşa ve tepelerden geçe geçe bu ikinci kaleye kadar uzanmaktaydı.
İlçenin mevsimleri kişilikli mevsimlerdi. İlkbaharın ilkbahar, yazın yaz, sonbaharın sonbahar ve kışın da kış olduğu ancak Şebinkarahisar ‘da anlaşılabilirdi. Şebinkarahisar ‘ın kışı, obir mevsimlerden çok daha kişilikli bir mevsim, başka kışlardan çok daha kişilikli bir kıştı.
..

Devamını Oku
İhsan Ertem

Uluklar geçiremez, düğmeyi, iliğinden.
Ehil deve geçirir, iğnenin deliğinden.

Başı örteyim derken, mahremleri açarlar.
Birleştirmek isterken, tespih gibi saçarlar.
Konmayı öğrenmeden, kartal gibi uçarlar
Uluklar geçiremez, düğmeyi, iliğinden.
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Sen yeter ki iyi ol onlar saldırmıyorlar,
Karınları tok ise yanına gelmiyorlar…

Bahçe de de beslenir eve de alınırlar,
Genelde evcildirler sokakta yaşıyorlar…

Lâf söylememek gerek lâfına alınırlar,
..

Devamını Oku