Bugünlerde içime çöreklenen sızı, tarifsiz bir boşluk ve peşine gelen yılgınlık. İsimsiz bir şehirden geçip, el sürülmemiş yerleri düşlüyorum. Kendimden kaçmayı başarıp, hiç kimse olmayı istiyorum. Mümkün olsa yeni bir kimliğin içine, eskiden yaşıyordu yazdırıp: karanlığın aydınlığa dönmediği uzak ülkere göç ediyorum. Sonra yine gün ışıyor, yine karmaşa, yine yaşıyorum. Yine yeniden ben olmanın gerçekliğine soyunuyorum...
İçimde bir coşku, coşkunun içinde sen... Her yer sen dolu, sen yoksun. Öyle işlemişken yalnızlığımız, hiçbir doluluğa evet’imiz dolmuyor. Hep boşuz, hep hoşuz biz bizde yokken. Bizi bağlayan aşkın ötesine uzanışımız. Yolumuz uzun, bir o kadar kısa birbirimize gelişlerimiz. Engel tanımaz saflığıyla, iç içe geçmişliğimizin karşısında...
Bir sigara yaktım
Dumanına düştün
Halka halka yükselip
Öyle denir ya
Sevdiğin seni düşünüyor
Bende dedim bende
Kalp küçük bir evdi
Odalarının kapısı sonsuzluğa açılan
Küçük bir evdi kalp
Dünyayı içine sığdıran
Bir evdi kalp
Bir evdi
Ben ne zaman yalnız kalsam seni kattım içime, dolup taştık birbirimizden…
Ben ne zaman sensiz kalsam beni kattım içine, bir olup şaştık birbirimize…
Aşk, o dinmeyen eski sızı
Unutulmaya yüz tutmuşlukta
Bir şarkıyla kendini hatırlatan
Bir şiirin içinden gözlerini kırpan
Gözlerini görüyorum gecenin bir yarısı
Şehrin çok sesliliğine dalıyor gözlerim
Ki ardına gizlenmiş özlemlerle
Karışıyor sesim boğazın hırçın dalgalarına
Ey şehrim İstanbul
Senin içinde yaşamak mı güzel
Yoksa kitaplardan görüp okumak mı?
Güneş dokunuyor ellerime
Gözlerinden uzaklarda
Yanıp giderken bakışların arasında
Kendi kendime yabancı
Hüzünlü akşamların getirdiği
Yazdıkça yazmak
Kelimelerle sevişmek
Kimi zaman hüznü
Kimi zaman hazzı işlemek
Geçip giderken dudaklarından




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!