Dindirilmez bir acı bu
Yüzyıllara meydan okuyan
Yalnızlığın kuşaklarına asılı
Her adım bir sonrakini ezer
Boş duvarların dillenişi
Sensizliğin hüküm sürdüğü gecelerden birisi daha yaşanıyor. Mevsimler değişiyor, yoksun. Yokluğuna yazılan şiirlere yön veriyorum. Belki bir umutla yineliyorum yazdıklarımı dönersin diye... Hiç olmayacak düşleri çiziyorum. Seni, sensizliğimin en kuytu acılarına görüyorum...
Öyle tutkulu, öyle hırs dolu...
Severken seni...
Gece çökerdi.
Çığlığım geceyi yırtardı,
El ayak çekildiğinde...
Bin bir hüznün, veda partisiydi
Yaşanmışlığın verdiği...
Seviyorum yalnızlığı,
Yalnızlığımla baş başa kaldığım zaman
El ayaktan çekilip,
Gecenin masumiyetine daldığım zaman.
Dilimde maziden kalma bir melodi
Kime dönsem yönümü ağustos çıkmazı
Kasım’a uzanan yürüyüşlerim
Kirletilmiş yarınların sorgusu
Anlamını yitiren saatler
Boş kulvarlara yol alır
Zamana karşı işlenen yasak
Umarsız girilen günah
Sonunu düşünmeden...
Zaman!
Gecenin içinde bir zaman
Ben sizi o zamanlarda gördüm
Çöl değildi evren
Kuşlar sulara şarkılar söylerdi.
O zamanlar bulanık değildi sular
Kuşlar dallarında
gizlediğin dünyanın perdesi,
çekmiş üzerine yalancı baharları.
seceresi okunmuş kimlik!
yalnızlığında boğulmuş.
Aynı iklimlere soyunan
Nağmesi bozuk türkülerdik
Akort tutmaz yarınlara tüketilmişliğimiz
Söz bilmez dudaklara asılı kaldı
Dersinki bu bir savaştı. Öylesine dökülür bu sözler dudaklarından ve ilk başta anlamsız gelir. Sonrası, düşer gölgeleri sabahlara ve yitip gidişin anlamsızlığına kayboluşlar peşi sıra gelir. Etkilidir sözler, şarkılar hatta şiir. Direndikçe içine çeken bir kuyunun girdabına sürükleniş izlenir. Şiir hayattır ama aslında hayatın kendisi değildir. Hayatın içinde bir parça ya da öyle görülmesi düşlenen bir oluşum. Belki de şiir yalanlar üzerine kurulmuş, insanın düzlüğe çıkmasına engel olan setler yumağıdır. Kim bilebilir…
“İnsan kendini anlatamaz
Bir şiire düşmeden önce”
Doğruysa, bir insan kaç şiire düşebilir? Yalansa insan kendisini nasıl anlatabilir?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!