Bir sözünü, bir susukunluğu bile büyütürsün içinde.
Dokunmaya kıyamazsın,
Seviyorsan kabullenirsin,
Gözündeki buğu bile incitir seni.
Bir çocuk edasıyla dolaşırken, vurgun yemiş gibiyim
Gözlerimdeki ışık bir zamanlar güneşti,
Şimdi soluk bir akşam hüznüne dönüştü
Sözlerim susmuş, kelimeler bana küsmüş sanki
Derinlerimde yankılanan bir fısıltı var,
Sen beni azad etmeden,
Ben kendimi senden azad ediyorum.
Züleyha’nın Yusuf’a olan sevdası gibi,
Sana olan duygularımdan değil...
Ama senden vazgeçiyorum.
Gecenin en koyu, en siyah noktasında yıldız gibi parlıyordun.
Kimse sana erişemiyordu.
Avuçlarımın arasında alevleri tuttum adeta.
Ben seni meğer gözümde yüceltmişim.
Hayatın dönüm noktasındayım,
Varlık ve yokluk arasında.
Önümde uçsuz bucaksız derya,
Arkamda gözyaşı, timsali deniz.
Yorğunluk çöktü bedene gece olunca
Kağıt kaleme küstü sensiz kalınca
Gönül denilen sızı sevdaya düşünce
Karamsarlık gölge gibi çökünce
Yürek ağlar, nağme inler, ben sustum
Kadın, kapağı aralanmamış bir kitaptır.
Okumayı bilirsen, suskunluğunda dile gelmeyen isyanları bulursun.
İçinde, ezilmiş acılarla harmanlanmış bir hüzün taşır.
Kalbinde, okunmamış nice mısralar biriktirir.
Bir bakışıyla roman yazılır,
Ah, öyle bir ses ki beni benden alıp hayallere salıyor,
Her duyup dinlediğimde bulutlarda geziyorum,
Bülbülün sesi bile bu kadar güzel gelir mi?
Ben bu sesin ahengine tutuldum.
Aşk…
Yazmakla bitmeyen bir hikâye,
Her satırda duygular harmanlanır
ve dile gelir.
Ama yetmez hiçbir kelime
Buruk bir bayram sabahına
Gözümüzü açacağız gene,
Gülümsemeler biraz eksik,
Kokusu yarım kalan kahvaltılarda...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!