yüzünün bakir rengine dokundu rüzgâr
can suyu oldu kokun füsunkâr çiçeklerin uykusuna
hücre hücre çoğaldı sevda kırmızı okyanusların kalbinde
seninle kırıldı ketum zamanların melankolisi
bir düşe yattı bulutlar bir düşe uyandı hayaller
bereketlendi yağmurlarla
esridi yüzümün perdesi
çiçek döküntülerini açtı bir sabah
aynaya baktım çilli suratlara dönmüşüm
- ki çilleri çok severim
kızıl saçları da
ey!...
mestane rüzgâr
nefesi çam kokan ey!
sessizce usul usul yaklaş toz kokan sineme
endişelerle korkularla gölgelerle değil serinliğinle
içimde sustuklarımı büyüttüklerimi al götür
zamanın yaprakları arasından süzülür ruhum
hızla geçen günlere dolanır eteklerim
takılıp düşsem de durmaz saatler
ecel yolum bekler
tavan arasında eskilerin içinde buldum günlüğümü
sevinçle kucaklayıp öptüm düştüm anıların göbek deliğine
ne çok zaman geçmiş her şeyin üstünden
ah! hatırlamadığım onca şey
siyahi gecenin gevrekliğine bakmadan
gündüzün gökkuşağına alalandı zaman
çok evvelinde genç bir kadındı annem
şefkatin sıcaklığında ellerinin ipeğinde
besler büyütürdü sevgiyi
ömrün beyaz çöllerinde aklanıyor kurak mevsimler
rüzgârın nefesinden yeşil bir kurdele gibi uçuşan hayat
gerçekçi olamadın hiç gölgemle oyun oynayan zaman
bozuk para gibi yaşanan aşkları tedavülden kaldırırken
su gibi harcadın o güzelim yılları
kasırga sebillerinin çoşturan ayağından geldim
gölge çiçeklerinin aynasından kovulmuşlukla
bulutlardan sulu sepken gökler boşaldı üstüme
kasımın yırtık eteklerinden kırçıl sığırcıklar
uçuştu avuçlarıma
-Tanrım
kalbimin saklı kıyısına yığıldı sakalı ağarmış bulutlar
geçip gittiyse ölüdür dün
artık hatıralarda tüm yaşananlar
yeni bir serüveni muştulamaktır gün
asıl mesele ne dünde kalmak
ne yarına mutlanmaktır
an'ın hakkını vererek




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!