yüzündeki vurdumduymaz gülüşlerin ardına saklı sevdalı şarkıların tınısını koydun içime
oya gibi işlenen bir ayrılığın izlerini sildim gözyaşlarının ıslaklığında gözlerine dalıp
geri dönmek isteyen unutulmuş savruk sevişmeler dolaştı en ücra köşelerinde tenimin
avaz avaz haykırdı sessizliğe gömülmüş sözlerin her hecesi korkmadan/ama neye yarar
ağza alınmadık küfürlerin kızıl öfkesinde güzelliği yitmiş bir içtenliği tek kalemde iterken
ve fırçanı batırmışken kara rengine yüreğinin olanca görkemiyle yukarılardan bakışının
“çamur yağmurlarının kana kesmiş pıhtısında
gittikçe çekiyor içine batağı
görene izin verilmediği için
duyan da yok artık”
kayalardan yuvarlanmış bedende
isimsiz sıkıntıların içinden çekip çıkardığın
bir düş taşı
gözlerimde yeşeren umut
sağanak yağmurlar altına tuttuğun
parlaklığından siliniyor çamur
kırılan her camın arkasından
el salladım gözyaşlarıyla
ardımda bir çizgi çizdiğim yıllara
meydan okuyup
çürük bir meyveden yayılan koku gibi
sensizliğin kokusu
bir yaşam daha vurdu
kuru bir derenin kıyılarına
acı bir tat yerleşti ağzımın içine
boğuyor söyleyememek
büyüleyen adını
akıp gidiyordu zaman sensizliğin sıradanlığıyla örülmüş çağlayanlarda
kızıl nehirlere dökülürken kanımın son damlası
yoktun ve ben özlüyordum
hiç sorgusu olmadan giriveren yalnızlığın kurumuş cesaretine dökülen yaşlarda ıslandı çarşaflar
ayazında yangınınla boğuldum
ikilemlerinde yüzüme sürdüğüm aşk
bir sevince döndü çaresiz yürekte
bilinmez diyarlara savurdu
ilence vurulmuş günleri toplayıp eteğimden
mavi bir çığlık yerleşmişti ruhuma
Allah’ım
biliyorum
nedir hazzımdan doğan günahlarım
...düşlerimde oynaşıyor kızıl aşüfte
türküler çağlıyor kalbimde
güneş
alevden bir portakal
kavruluyor caddeler
yine yakıcı bir yaz sabahı
yapış yapış ter
süzülüyor ince ince
hani ya olmayacaktı bir daha
üşüyen gözlerimden
damlalar inmeyecek
zehir saatlerin kırıklığı
yakmayacaktı canımı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!