Gün geldi sürgün edildiğimiz gönüllerden,
Ayakta karşılanmak nasip oldu bizlere.
Kimselerin anlayamadığı öğütlerden,
Bir ders çıkarabilmek nasip oldu bizlere.
Ey canu men fani alemde handân sultanım.
Ey münevver, leyl-u neharda bekler hakikat.
Gâhi âşık bu yolda bulmaz ise muradım,
Ebnâ-i Âdemden Ahmet'e yâr mir'at-ı zat.
Miftahu kalbi sitare giz kıl odur şahım.
Dünya küçük bir handır.
Başı doğduğun andır.
Sonu irtihal ise,
Aldığın nefes farzdır.
Deme dostuna dostum.
Ey ki yerin ve göğün tek hükümdârı.
Ben kalbin tahtında bekliyorum seni.
Gelmez isen, burada kurarım dârı.
Yaktığın ataşta bekliyorum seni
Bizler cihanda diyar diyar gezeriz.
Pirim, Şah'ın bir hatadır,
Başından sonuna kadar...
Kaderim de pek karadır,
Doğumdan ölüme kadar...
Gurbet elde bir güzele rastlamışam ben.
Kara gülün dalına da sarılmışam ben.
Gözler yalan deyivermez bilirmişem ben.
Kor alev gibi tutuşup kul olmuşam ben.
Bakarım bir sonbahar akşamı,
Eski pencereden manzaraya.
Huzur dolar açtığımda camı,
Bilirim artık yer yok hataya.
Çıkar mı ki bu akşam sabaha?
Yârin hakkı gönüle talanmış.
Pirim ukba bekliyor bizleri.
Varı yoku vareden çalabmış.
Pirim ukba bekliyor bizleri.
Hatam piri gönülle görmekmiş.
Yolcu oldum da çıktım yola,
Yol yoldaşım olmadı bana.
Gecem gündüzüm senin ola.
Benim olan kalmadı bana.
Ben beni ister idim benden.
Hakikat dalında fazla durmamak gerek.
Bir fenaya, bir bekaya açılmak gerek.
Âşk oduna yanmayan bir âdem elinden,
Ardına, berine bakmadan kaçmak gerek.
Cihanda yaşamak sıratın bir kısmıdır.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!