Bir derman ki derdimin kendisi,
Bir ferman ki ölümün habercisi.
Pirim âşık bedenin bekçisi,
Haber almayan pire yanarım.
Şâh'ım sen dur virane haldesin...
Hakkı hâl bekledik.
Tamu seyreyledik.
Nefsin üzerine,
Yâri hâr eyledik.
Kal iken yürüdük.
Ah bu derdimin dermanını,
Hangi ademe sır etmişler.
Koca sultanın dermanını,
Ben gibisine sır etmişler.
Arar sorarım da bulamam.
Günümüz hocaları dinden çıkarır.
Bu devirde âşıklar, gönül sızlatır.
Kardeş kardeşi maldan, candan kıskanır.
İman inananı imandan çıkarır.
Evveli görünene, ahir yalandır.
Ulu turnam gel otur yanıma,
Sevdiğim yare uğrama kalsın.
Karışsın şu dökülen kanıma,
Yârin kalbini sızlatma kalsın.
Gelmesinler kabrime dostlarım,
Erbâb-ı elem menim bibaht sineme künyedir.
İştiyakın mene, tahassürüm sene fünyedir.
Kadd-i hayatım ab-ı efsun içun zehreyledir.
Üç beş arşına yumulmadan çeşm-in ah eyledir.
Şah-ı Kebir’em, vuslat-ı serheng sana farzcadur.
Kalem kağıt dedikleri,
Sıra dizi söz mü ola?
İrfan adap dedikleri,
İki göz bir dil mi ola?
Sevgiyle âşık ulanır.
Ölüm tek bizi ayırmış fani dünyada.
Yüzün hiç unutulur mu hani rüyada?
Sözün bir emir olurdu safi hülyada...
Acı yaz körük nar ile yansın rüzgarda.
Lale lal kaldı gidince sensiz ücrada.
Ey koca Tanrı, görmez misin kulun yektir.
Bunca olan bitene rağmen iman pektir.
Senden nasıl ayrılırım ey Sultan-ı Pir.
Âşk ile yanana uçmak ayağın gelir.
Hünkarım istemez kaybettiğim ünvânı.
Bizler kul değil, Hak şerrindeniz.
Yakar dünyayı, Hak'ka döneriz.
Nerede yolu şer bir kul varsa,
Onu ondan aslına çekeriz.
Bizler Han değil, Sultan anarız.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!