ANADOLU ŞİİRLERİ

ANADOLU ŞİİRLERİ

Osman Onuktav

Anayurdumuz Anadolumuz, adını duyunca içimizin ılıdığı gözbebeğimizin büyüdüğü bu yurda bu vatana çağdaş kalemler olarak, yürek sesimiz kalem duygularımız mürekkep olur, beyaz sayfalara damla damla düşer, düşerde göl olur, nehir olur akar ırmak ırmak derya olur ummana ulaşır..
Anadolu beyitler sayfasına duygularını düşen
Serap Irkörücü
İsmail SAĞIR
Nermin Seyratlı
Kemal Bölükbaşı
Mustafa Bay, 'ZEYBEK HOCA
..

Devamını Oku
Sedat Demirkaya

Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür.

Orda bir ev var, uzakta
O ev bizim evimizdir.
..

Devamını Oku
Mürsel Adıgüzel

Değerli Şair Dostlarım,
“Anadolu Kültür Sanat ve Mozaik Derneği” olarak, şairlerimizi bir çatı altında toplanması yönünde, her türlü çalışmalarımızı hızlandırmış bulunmaktayız. Ülkemizin düşünen ve yazan insanları olarak, doğru yerde ve doğru adreste bir arada olmamıza ve örgütlenmemize kesin ihtiyaç vardır. Mevcut sistem içerisinde ne yaparsak yapalım, sesimizi sanal âlemin dışında duyurma şansımız çok az bulunmaktadır. Bizler, gelecek kuşaklara yazılı edebiyatımızın ve düşüncelerimizin ulaşması açısından, kesinlikle örgütlü olmak zorundayız. Temel örgütlenmenin oluşumu içinde bulunduğumuz duruma göre, sendikalar, odalar veya dernekler çatısı altında olmaktadır. Fikir ve düşünce sahibi kalemlerin örgütlenmesi kanuni haklarıdır. Benim ve arkadaşlarımın tek amacı, çeşitli nedenler den dolayı örgütsüzlük içinde olan arkadaşların örgütlülüğünü sağlamaktır. Bu itibarla, şairlerimizin sorunlarını yakinen bilen bir arkadaşınız olarak böyle bir ağır görevi üstlenmenin ve onun sorumluluğunu taşımanın pek kolay olmadığının farkındayım.
Değerli arkadaşlarım, ancak bu gibi görevler vakti ve zamanı geldiğinde bir nöbet değişimi gibi değişeceğinin de, bilincini taşımaktayım. Bu önemli görevi devretmeden, bildiğim ve inandığım konularda, sizlerin yanında ve sizlere hep yardımcı olmaktır. Anadolu Kültür Sanat ve Mozaik Derneği Şairleri Birliğini kurmak yetmiyor, onun çatısı altında bir araya geldiğimiz zaman, sorunlarımızı aşarız diye düşünüyorum.
Değerli şair arkadaşlarım, bana düşen görev budur. Bu nedenle Çok değerli kardeşimiz Saffet Akkaya’nın, gece gündüz çalışması sonucunda kurmuş olduğu sitemizi faaliyetine geçirmiş bulunmaktayız. Bütün şair arkadaşlarımın, üyeliklerini beklemekteyiz. Yine birçoklarınızın yakinen tanıdığı, değerli şairimiz Av. Metin Yaltı’ nın başkanlık ettiği “Danışma Kurulumuz” ve benimde başında bulunduğum bir “Yayın Kurulumuz” vardır. Bu kurullar zaman içinde yeni arkadaşlarla yeni oluşumlarını yapacaklardır. Bu bağlamda, yayında olan www.anadolukultursanatvemozaikdernegi.bz.tc sitemizde bütün şairlerimizi ve çeşitli konularla ilgili yazı yazanları görmek istemekteyiz. Dahası, bütün şairlerimizi bir araya getirmek istemekteyiz. Daha kaliteli çalışmaların ortaya çıkmasını, sağlamak istemekteyiz. Yazılmış ve yazılacak eserlerin, kitlelerle buluşmasını istemekteyiz. Bunu başara bilmek içinde, bu düşünceyi kabul eden, bütün arkadaşlarımızla bir arada olmak istemekteyiz. O nedenle, arkadaşlarımızın da biran evvel derneğin üyesi, olmalarını istemekteyiz. Yönetim Kurulu Başkanı olarak, bütün üye arkadaşlarımızın, edebiyat dünyasında tanınmalarına önem vereceğimizi ve basın yayın yoluyla kamuoyuna seslerini duyurabileceklerini düşünmelerini istiyoruz. Her türlü şiir kitaplarının haricinde, antoloji ve İlköğretim çocuklarının gelişimini sağlayacak yazılı materyallerin yazılmasını istiyoruz. Bizler bu çalışmaların içinde olmayı ve gereken destek yardımları sağlamak istiyoruz. Sizlere, kendi geleceğiniz için üye olmak düşüyor bunu da yapmanızı istiyoruz. “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz” olunmasını istiyoruz.
Yönetim Kurulu Başkanı
Mürsel Adıgüzel
Üye Olma Koşulları:
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

MAVİ UMUT TOZ PEMBEYİ DEĞİL, SENİ ARIYORUM SULTANIM! .
=Kemal KABCIK ve de YEREL GÜNDEMİMİZ=036==00.000.099=
BİRAZ İNSANLIK ve ÇOKÇA SAMİMİYET AŞKI ARŞA ÇIKARIR! .

******

ANADOLU İÇİN; TEK BAŞINA: “HALK” ile “MİLLET” OLSAK! .
..

Devamını Oku
İlyas Doğan

Ey Anadolu!
Ben uslanmaz bir çocuğum
Kuru, çatlak bozkırlarında.
Düşlerim korkulu ve mahzun,
Dudaklarım korkak ve çatlak.
Ne çok fakirin vardı şu topraklarda.
Şimdi nerede onlar?
..

Devamını Oku
Tarık Torun

Mavi gözyaşı pınar, türkü çağlar ırmağın,
Koyun kuzu meleşen, yaylalarda oymağın,
Rüzgârla selam veren, dalga dalga bayrağın,
Kahramanlık kokuyor, şehit kanı toprağın,
Ormanlar elbisendir, yeşil hayat kuşağın,
İnci mercan ayarı, her dalında yaprağın,
Sevdasın Anadolu, ümit doğar şafağın.
..

Devamını Oku
Mustafa Sarı

ANADOLUM

Ortaasyadan gelir kolum
Anadolu benim yolum
Çalışkan dürüst hem merd im
Hemde vefalı bir kulum

..

Devamını Oku
Cavit Yahşi

Mondros Mütarekesi’nden sonra Edirne-İstanbul demiryolunu kontrol etmek için bir Fransız Alayı Trakya’daydı. Fransız Generali Franchet d’Esperey ile Yunanistan Başbakanı Venizelos arasında imzalanan anlaşma ile Kuleli-Burgaz-Hadımköy hattı, Yunan işgaline bırakılmıştı. Bunun üzerine ı. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Eğilmez Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın 9 Ocak 1920 tarih ve 55 sayılı emri gereği Edirne’de sıkıyönetim ve seferberlik ilan etti. Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi 31 Mart 1920 de Lüleburgaz’daki ilk kongrede dış tecavüzler ve iç ayaklanmalar karşısında her türlü tedbir alma yetkisini kolordu komutanına ve merkez heyetine vermeyi kararlaştırdı. San Remo Konferansında itilaf devletleri Edirne’yle Doğu Trakya’yı Yunanistan’a vermeye karar verdiler. 9 Mayıs 1920 de Edirne’de toplanan Trakya- Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi, 2. kongresinde Edirne ve Doğu Trakya’nın Yunanistan’a bırakılmasını kesinlikle reddetti ve vatanın savunulmasını kararlaştırdı. Halktan asker toplanıp, silahlandırılmasına karar verildi. Cemiyet programını değiştirildi, adı Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak değiştirilip, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubesi oldu.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

6Her mekanik savaşın sonucu zorunlu bir mimari yapılaşmaya gider, Yani az az da olsa bir inşa söz konusu olacaktır. En azından savaşın izi olan harabe yıkıntıları, sarılmış görünecektir. Oysa Anadolu hareketinin sürekliliği, devrimsel yapılaşma ile devamlı sürdü. Sadece beşeri dış düşmanın işgalini def etmekle görevi bitmiş saymayan, süreçler içindeki devamlılıktır. Halkın büyük bir kısmı, devrimlerin bilincinde olmayabiliyordu. Hele halkın ulül emir dediği halifeliğin iradesini, kendi iradesi bildiği yapıdan geliyor olması, demokratik atılımların kabulü bağlamında, tam bir handikaptı. Seçme seçilme gibi bir demokratik hak halifeliğin nezdinde, şeran aykırı bir uygulama gibi olabilen durumdu. Yeni süreç içinde halkın seçmen olma gibi bir demokratik görevi de vardı. Seçmenlik gibi demokratik görevi, halkımız kullanır oldu. Halkın seçme seçilme uygulamasını sahiplenir olması, yine halkımızın, yeni süreci kısmilikle de olsa, benimsemesi, bir mucizedir.

Bu, var olan bir tomurcuğun, şartlarında açılması idi. Anadolu çiçekleniyordu. Eskisinden kopuşla, bir üretimin paylaşım yapılaşması, ilişkisine dönüşüyordu. Eski süre gelen yapıya göre yeni yapının algılanışı içinde verilenler gasp ve şiddet gibi gelecekti. Bu ikili dinamik, uyum ve uyumsuzluk; yeni çiçeklenme durumu için, kazanılacak hak ve yükümlülükler de, bir devrim süreci oluyordu.

Yani, yeni haklar edinme ve hak gaspı var kuruntusuna kapılma, kendi zaman zeminindeki sosyal koşulların yine kendi izafi çelişmelerinin, somut oluşmasını yaşıyordu. Olayların hızı, halkın olup biteni kabullenmesine göre çok hızlıydı. Olayların hızlı olması nedeniyle oluşan, halkın kimi uyumsuzlukları olmuştu. Ki hiçbir dönem için adeta olmasa olmaz türü kaçınılmazlıklardır bunlar. 2008’de bakılışla, bazı kerameti kendisinden menkul aydınlar için de bu olumsuzluklar, savunulacak akıl ve fikir özgürlüğü olacaktan bir, akıllılığın nazar boncuğunu temsil edecektiler!
Dünün köhne yanıyla savaşan toplumların yarınları; verimlilik harcı ile oluşurdu. Bu başarılamadı mı, aklın iç sinmesine, aklın verimliliğine, sığdırılamayan sürüş ve uzanımlar, naklin kolaycılık ve menfaat ilişkilenmesine bürünürdü. Bu gibi bürünmeler de, kişiler ve zümrelerin, oligarşik olan ikbal süreçleşmesine dönüşürdü. Atatürk’ten sonraki süreçlerde, Anadolu’nun doğumu, rahimde boğulacak bir harekete dönüşecekti. Artık bu dinamikçi rahim hareketi, başı bağlı doğmaya başlayacaktı.

..

Devamını Oku
Turgut Uzdu

Orta Asya’nın steplerinde, yaylalarında mutlu bir şekilde yaşarken, iklim değişikliği sonucu mecburen ve zaman zaman dünyanın çeşitli bölgelerine göç ettiğim için suçluyum. Özür diliyorum.
Tek Tanrılı Gök Tanrı dinine inanmamdan dolayı İslamı kabul ettiğim, Hıristiyanlığı reddettiğim için suçluyum. Özür diliyorum.
Eziyet ve zulmün kol gezdiği Anadolu’ya geldiğim, buradaki insanlara ayrım yapmadan hizmet verdiğim gibi, gidip yerleştiğim bölgelere, fedakârlığı, insanlığı ve insanca yaşamayı, mertliği, medeniyeti götürdüğüm ve öğrettiğim için suçluyum. Özür diliyorum.
Yıkanmasını bilmeyenlere yıkanmayı, sabun kullanmayı, peştamalla gezenlere pantolon giymeyi öğrettiğim için suçluyum. Özür diliyorum.
Bekâret kemeri takılıp çoğu kadınlar yakılırken cadı diye, yanı başımda oturttuğum, önemli kararlarda kadınlara danıştığım ve bunu dünyaya öğrettiğim için suçluyum. Özür diliyorum.
Matematikten astronomiye, tıptan coğrafyaya kadar her konuda dünya medeniyetini geliştirdiğim, Pastör’den yüzlerce yıl önce “Hastalıklar, insandan insana küçük tohumlar vasıtasıyla yayılır.” diyerek mikrobu tarif ettiğim için suçluyum. Özür diliyorum.
Bir çağı yıkıp başka bir çağ başlattığım için, korumam altındaki insanlara yapılan saldırıları engellemek için yirmi iki milyon kilometre karelik bir alana, Anadolu topraklarını sağarak hizmet götürdüğüm, taşıyamayacağım bir yükü yüz yıllar boyu taşıdığım ve buralara hâkim olduğum için suçluyum. Özür diliyorum.
..

Devamını Oku
Hasan Yıldız

Biz komşu üç köy idik,Anadolu da
Türkmen,kürt,alevi,,,,,
Kardeş gibiydik,kız alır verirdik,
Birgün köye bir büyücü geldi........
Köylülere birşeyler söyledi...
Köylülerin,yüzü gerildi...gerildi..

..

Devamını Oku
Halil Çimen



Sen Anadolu kızıydın
Varoşların sokaklarında
Gözlerin yaban eriği
Ellerin madımak kokardı

..

Devamını Oku
Ramazan Şenkal

Öyle bir vatan ki bu vatan, çok mukaddes
Uğruna savaşlar yapıldı, destanı bir enfes
İşte; bu vatanımın adı, dillerde ki Anadolu
Maneviyatı sağlamdır, seviyor onu herkes

Vatanım; seni satamazlar, satamayacaklar
Karşısındayım onların, beni bulur alçaklar
..

Devamını Oku
Recep Akıl

Yerli olmak deyiminin insanda çağrıştırdığı şey bir şeyin bir yerde kök salmış olması demektir. Bu deyim aynı zamanda kadim zamanlardan bu yana bir yerde eğleşmek, orada bulunmak anlamını da taşır.

Bu durum tabi ki sadece insan için geçerli değildir tabiatta var olan pek çok canlı varlık için de aynı şeyi söylemek mümkündür.

Diğer canlıları şimdilik bir kenara koyup insan dönecek olursak eğer biliyoruz ki dünya var olduğu günden beri nasıl ki her tarafında insanlar yaşamışlarsa ve halen yaşıyorlarsa Anadolu topraklarında da durum aynıdır. Bin yıllardır bu topraklar pek çok millete yurt olmuştur.

Biz Türklerden önce de kim bilir kaç millet bu toprakları vatan bilmiş benimsemiş bilen var mı? Nasıl ki dün bu topraklar tek bir milletin uhdesinde olmamışsa günümüzde de tek bir millete ait değildir.
..

Devamını Oku
Adnan Deniz

Doğu Anadolunun Dadaşlar kenti Erzuruma Sabahın Loş ışıklarıyla indiğimizde soğuk bir hava beklerken ılıman bir hava karşıladı bizi.
Aklıma hemen B. Selçuklu devleti ile 1048’de Bizanslıları yendiğimiz Pasinler Ovası, Saltuklular, Osmanlılar ve Anadolu Selçuklu hâkimiyetleri ve ortaya koydukları eserler geldi. Palandökeni gezmeli, camiileri tek tek dolaşmalı, Erzurum Kongresinin yapıldığı binayı gezerek kurtuluş kararlarının alındığı ortamı iyice içimize çekmeliydik.
Erzurum Hizmetiçi binasına indiğimizde hayallerimizin ilk görüntüsü olan palandöken dağları karlı bir ortamda bizlere bakıyordu. Hemen toparlanarak Palandöken atlama kulelerine ulaştık. Gerçekten çok heybetliydi ve tesislerle beraber Erzuruma ayrı bir hava katmıştı.
Erzurum tabyalarına vardığımızda Tarih öğretmeni ve okul müdürü olan Arkadaşım Mahmut Yıldırımer, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında Erzurum 'u düşmana karşı savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen askeri yapılardır diye tabyaların önemini anlatmaya başlamıştı bile. Gerçekten burcu burcu tarih kokan bir şehirin bütün değerlerini sanki içimize çekiyorduk.
Erzurum kalesine vardığımızda bol bol resim çektirmek ve çekmek nasip oldu.Kalede saat kulesi ve kulenin üzerinde dalgalanan Türk Bayrağı ayrı bir güzellik katmıştı görüntüye.Özellikle saat kulesinden şehrin görüntüsünü net bir şekilde görmek mümkündü.
Anadolu selçuklu devletinden kalma çifte minareli Medresedeki Çift başlıklı kartalın görüntüsünün Orta asya daki Göktürk devleti hükümdarı Mete Hanı Andırması Sanki Anadolu Selçuklularının üç boyutlu resimle yıllar önce tanışmış olabileceği izlenimini veriyordu.
Şehirdeki camileri tek tek gezerken ve her camide ayrı bir vakit namazını ifa ederken sanki bütün kutsiyetin üzerimize indiğini hissedebiliyorduk. Caferiye camii, Ulu camii, Murat paşa camii, Gürcü Kapı camii, Boyahane camii, Gürcü Mehmet camii, Esat paşa camii, Taş Camii, Abdurrahman Gazi camilerinde namaz kılmak nasip oldu.
..

Devamını Oku
Zeliha Bicer

Salaş bir meyhanedeyim.Öyle hüzünlü ki bu gece,dalgaların sesi geliyor kulağıma.İmkansızlıklar üzerine kurulu bu gün masam.Mezem de hasretlerin,buğulu bir sesten dinlediğim en hazin şarkılardasın. Balıkçı ağlarıyla donatılmış pencerenin kenarından görünen denizde, salınan vapurlar var.Anadolu dan Avrupa ya geçen.Gecenin ayazı vuruyor. Aynı şarkıyı çaldırıyorum defalarca eski 45.liklerde. Ölüm sessizliğindeyim,çaresizliğindeyim sensizliğin. Deniz kıvrak dansöz sanki yakamozlarla oynaşıyor, pencere camları buğulanmış,siliyorum ellerimle. Ellerimde kalan yine sen. Binlerce kelimeler geçiyor beynimin içinden,durduramıyorum.Hep sensizliği anlatıyorlar bana,camın buğusunu yine siliyorum, bu sefer ellerimde çaresizliğim kalıyor. Halim yok,ayaklarım taşımıyor beni,küskünüm bu aralar yaşama,beni sana bağlayan sevgim olmasa hani,hani diyorum. Boşverr.. sarılıyorum kadehime seni içiyorum içkim yerine. Çal diyorum meyhaneci bana en hazin aşk şarkılarını. Donat masamı hüsranlarla,yaşamın kırıklarıyla,sevgimi ben hazırlarım. Penceremin kenarından görünen İstanbul'umdan, sana baktım ey yar! Gördün mü gözüm yaşını? Tanıdın mı beni yeşil gözlerimden? Acıdı mı için sensiz bıraktığına? Hadi sağlığına sevgilim,sana bu son kadehim.
..

Devamını Oku
Rıza Usta

Adım Türk Oğlu

Yurdum Anadolu adım Türk oğlu
Ruhum özüm vatan aşkıyla dolu
Her karış toprağın emanet bana
Canım feda olsun ey Anadolu

..

Devamını Oku
Mukim İşbilir

Toplanmış bütün dünya
Mehmed’imi boğmaya
Bilmezler ki güç yetmez
Seyit’e, Mustafa’ya

Geçilmez Gelibolu
Toplanmış Anadolu
..

Devamını Oku
Safiye Elmas

İSTANBUL

Tarihinde hep gizemli kaldın
Gizeminle şanını korudun
İlk fethedene de kalmadın,
Son fethedene de kalmadın
Nice AŞIK ları ayırdın,
..

Devamını Oku
Sedat Demirkaya

Koca Kızılırmak köpüre köpüre
Akıyordu,
Bir telgraf direği dibinde,
Zamanlar kadar telaşsız ve köpüksüz,
Yürüyordu,
Sivaslı bir karınca.

..

Devamını Oku