13 Mayıs 1869'da İstanbul'da doğdu,14 Ocak 1944'de aynı kentte öldü. Beşiktaş Askeri Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra bir süre Mülkiye Mektebi'nin idadisinde okudu.1887'de Babıâli Sadaret Dairesi Evrak Odası'nı aylıksız kâtip olarak atandı.1899'da Hukuk Mektebi'ne başladı. öğrenimini ABD'de tamamlamak üzere okuldan ayrıldı. Ancak bu isteği gerçekleşemedi. Memurluk yaşamına döndü. ıttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. şiirlerinde dile getirdiği düşünceler, yansıttığı gerçekler saray tarafından kuşkuyla karşılandığı için 1907'de Erzurum rüsumat naz ...
Ben en hakîr bir insanı kardeş sayan bir rûhum;
Bende esîr yaratmayan bir Tanrı'ya îman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;
Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.
Muhammed'in kitabını kaldırtmam;
Genç çağdaydım, kendimi bir dikenli yolda buldum;
Hıçkırıklar işittim, gül ve bülbül bağlarından.
Felâketler topladım, Anadolu dağlarından;
Uzun sazlı Âşıklar diyarında şair oldum.
Ezgi koydum, âhlarla, figanlarla Türk şi'rine,
Ey Türk vur, vatanın bakirlerine
Günahkar gömleği biçenleri vur
Kemikten taslarla şarap yerine
Şehitler kanını içenleri vur
Vur güzel aşıklar cenazesinden
Hadi yavrum ben seni bugün için doğurdum
Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum
Türk evladı odur ki yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırtmaz
Bir yabancı bayrağı ezan sesi duyulan
Hiçbir yere astırtmaz
'Sen kalbsizsin; hani senin gençliğin hayatı?
'Aşklarım mı? Bir nefeste solabilen bu şeyler,
'Bir yanar-dağ ateşiyle kömür gibi karardı;
'Şimdi ise yerlerinde bir sıtmalı yel eser.
'Evet, benim her şi'rimde yılan dişli diken var;
Gençliğe
Yürüyordum: Ağlıyordu ırmaklar;
Yürüyordum: Düşüyordu yapraklar;
Yürüyordum: Sararmıştı yaylalar;
Yürüyordum: Ekilmişti tarlalar.
Bana yirmi yaşımda ateş saçan bir sevdâ,
İlk şi'rime altundan kanad veren o hulyâ
Ak saçlarım altında yine alev saçacak.
Milletinin ruhuyle feryad eden bir dudak
O şeyleri söyler ki çağlattığı gümüş ses
Ben bir küçük çocukken bir zavallı sefildim;
Ömrün ağır yumruğu beni dahi inletti;
Kopardığım feryâdı yine bana dinletti;
Çok vakitler hiç kimse sormadı ki: Ben kimim? ...
Lâkin bir gün dedim ki: 'Benim gibi en sağlam,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!