gülüşüyle ölümü öldüren çocuklar
ölüm korkar gülümsemelerinden
bulutlar arasından süzülür kanatlı melekler
sen gül çocuk ölüm korksun
gökyüzünde patlayan balon değil
gün bitti
zaman durdu
saniyeler yıl oldu
bağrımıza taşları basma zamanı
sarılacak kolları bulma zamanı
Hangi zorluğu yenmedi insan
açar karlı dağların döşünde
güneşe başkaldırır zambaklar
ateşin etrafına toplanır çocuklar
yaşama sevinci yüreğinde
dört nala koşar yılkı atlar
Güneşin çocukları
çıplak elleriyle tutuyorlardı ateş toplarını
gidipte dönmemek üzere geride bırakıyordu sevdiklerini
söz konusu olunca vatan gerisi teferruattı
kartal bakışlı koç yiğitlerim memedlerim çıkınca dağlara
gurban olduğum
gadasını aldığım
geçmez bogazımdan yedigim bir lokma
sen yoksun diye yanımda
ekmek doğrarım
düğürcük çorbasına
hakkını almalı insan
ekini tarladan sofraya
taşıyan eller
kömürü madenden çıkaran bilekler
kaba tahtadan sedye üstünde yatan
ağır yaralı yüreklere sahip gurbetçi işçiler
alişim
gez dolaş usanma
aşkın peşinde
gönlüm alev alev yanmış aşk ateşinde
nevruzlar çiçek açarken karlı dağların döşünde
arzularım hayallerim
Bu gün son günü
hüzün dolu bir yılın
aralık ayı bitti bitecek
düşlerimde saklı kadın
sabah güneşinden önce
aydınlık yüzünün güzelliği
Bize anamız
Vede babamız
Vatanı değil
Ekmeğimizi
Bölmeyi öğrettiler
Geceleyin kapanışta siyah beyaz
gamzeli gülüşlerin vardı
ilk aklıma gelen oydu
yumduğunda kısık gözlerini
kıvırcık saçları dolanırdı ellerime
açtığında tahta pencereleri




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!