doğur
nadasa bırakılmış bir toprak gibi
yeni hayatlara gebe kadın
doğur
bir değil
bin doğur
ye tosunum ye
umut fakirin ekmeği
ye tosunum ye
euro’yu ye doları ye
ekmeği ye aşı ye
ruhumdaki isyan bir başkaldırıdır
öfkem seller gibi ihanetin ruhuma saldırıdır
zaman bir deryadır kurumaz sinemde yara
arama sevdayı başka yerlerde sevdanın büyüğünü sen bende ara
sen gelince sevinçten çırpınırdı denizler
sık dallı
herdem yeşil yaprakları
mızraksı saplarıyla
ikibin yıllık ömürleriyle
heybetli duruşlarıyla
bir yorgan yumuşaklığında
kara bulutlar dağılmalı
yurdumun üstünden
ak karlar yorgan gibi örterken toprağı
filizler gibi uyanmalı çocuklar
başaklar gibi dik durmalı çocuklar
mücevher kutusu gibi yurdumun
zehirmi zıkkımmı adı konulmaz ölümün
gövdeler başlardan ayrılırken
oturup koltuklarına kan yudumlar
nargile çubuklarından kelli felli adamlar
vicdanlar kanıksamıştır ölümü
sanki ölen insan degilmiş gibi
rüyalarımdan kirpiklerime
yıldızlar gibi düşen kadın
beyaz köpüklü sularda
çağlayan ırmak gibi söylenir adın
güneş kovar geceleri sahilden
aydınlatır yüzünü ipeksi kar taneleri
duydum ki
şimdi
sen annesin
anne
hayatın merhamet tarafısın
sen kalbimin
gurban olduğum
sorma gitsin hallerimizi
unutulan kullarımızı
dikenler kaplamış yollarımızı
tarlada çapa yaparken
galıçla otları biçerken
Tanıdık bir yalnızlık var
yüzünde
bakınca gözlerinin derinliğine
milyonlar içinde yalnızlık
yüreği toprağa gömülmüş
biçare insanlık




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!